20 Bölüm

573 32 10
                                    

Yağmuru bekleyen bulut kadar karanlık, özgürlüğü bekleyen kuş kadar tutsak

28.12/23

<3<3<3<3<3<3<3<3<3<3<3

Geçen zamanın korkusunu unutmuş duran zamanın yeniden işlemesini bekliyordum. Ölümün korkusunun yanında rahat nefes almak isterken yaşadığım şaşkınlığın esiri altında kalmıştım. Hayal ve gerçeklik arasında gidip gelirken şansın sonunda doğru yöne işlediğini düşünüyordum.

Bacağımı vuran katil, yerde hareketsiz yatıyor ve onu etkisiz hale getiren kişi ayakta durmuş bana meraklı gözlerle bakıyordu. Bu kişiyi tanımıyordum ama o bana tanıdık gözlerle bakıyordu. Sanki benim kim olduğumu biliyor ve ilk adımı benim atmamı bekliyordu. Benden bir tepki beklediğini biliyordum fakat tepki veremiyordum. Benim tepkisizliğim sonunda onun konuşmasını sağlamıştı.

"iyi misin?" diye sordu.

"iyiyim... Siz kimsiniz?"

Gözlerinde bir an tereddüt görür gibi olsam da anında ifadesini saklamıştı yüzünden.

"ben hastane polisiyim. Olayla ilgili ifadeni almak için gelmiştim." diye cevap verdi. Ve bir adım yanıma yaklaştı.

Cevap verecek gücü kendimde bulamayıp sadece başımı sallamakla yetindim.

Yanıma yaklaşıp ifademi alırken gözlerini bir an olsun benden ayırmıyordu. Doğru söylediğimden emin olmak istiyor gibiydi. Bir süre sorduğu her soruya cevap vermeye çalıştım ama sonlara doğru sıkıldığımı anlamış olacak ki uzatmak istemedi.

"bu kadar yeterli. Teşekkür ederim ve geçmiş olsun."

"ben teşekkür ederim."

Polis, odamdan çıktığında fark ettiğim ayrıntı ile gözlerim sonuna kadar açıldı. Gördüklerime inanmayıp tekrar tekrar göz gezdirdiğimde değişmeyen sonuç iyice tedirgin olmama sebep olmuştu.

Az önce yerde ve bacağımın katili kişi şu an ortalıkta yoktu. Ne zaman çıkmıştı? Benim o durgunluk ve can acısıyla fark etmemem normalken polis nasıl görmemişti? Özellikle çıkarken!

Hemen hastane yatağından acılar eşliğinde doğrulup 'hemşire çağır' butonuna bastım fakat herhangi bir hareketlilik göremedim. Ne kadar beklersem bekleyeyim yanıma gelmeyen hemşire oldukça sinirimi bozsa da yorgunluğumun etkisiyle pes edip uyumanın daha iyi olduğuna karar verdim ve gözlerimi kapattım.

Ne kadar zaman geçtiğini bilmiyordum. Hiç uyumamış gibi uykuya iştahla saplanmışken karnımda bir baskı hissediyordum.
Bu baskının ne olduğunu bilmiyordum fakat beni ısrarla uykumdan uyandırmak istediğini biliyordum. Umursamak istemiyordum fakat ısrarla elinden geleni yapan kişiyi haklı çıkartıp yavaşta açtım gözlerimi.

İlk başta hastanenin loş ışığı yansıdı gözlerime kapatmak zorunda kaldım. Tekrar açtım ve kırmızı renginde bir tişört dikkatimi çekti. İyice netleşen görüntü ile ağzımdan kocaman bir çığlık kaçtı. Ömer karnıma uzanmış kanlar içindeydi. Sanki yanımda duruyorken biri tarafından saldırıya uğramış ve üstüme yüz üstü düşmüştü.

Olduğum yerde, titreyen ellerimle uzanıp Ömer'i sarsmaya başladım.

"Ömer, uyan ne olur!"

Korkudan kendimi kaybetmiş bir şekilde Ömer'e sesleniyordum. Alamadığım ses ile daha da korkuyor daha çok sarsıyordum. Ne olmuş olabilirdi? Neden ses vermiyordu?

Bir Çift Buz PateniHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin