Umut etmek, tek başına ıssız bir yolda beklemek gibidir.
12.10/2022
<3<3<3<3<3<3
Karşımıza çıkan herkes aslında hayatımıza eklenen birer tecrübeydi. Biz onları tanıyarak ve tecrübe edinerek bir sonraki insana daha temkinli yaklaşıyorduk. Böylece bir öncekinden daha az kırgın bir şekilde ayrılıyorduk yanlarından. Bu olumsuz tecrübeydi. Bazen de öyle insan girerdi ki hayatımıza bir sözünü yaşam felsefemiz yapar hayatımız boyunca unutmazdık. Belki yaşam koçumuz olur belki de bize verdiği bir motivasyon intihardan dönüşümüz olurdu.
Şimdi karşımdaki bu adama bakarken bana nasıl bir tecrübe kazandıracağını düşünmeden edemiyordum. Oldukça olgun ve zeki birine benziyordu. Sanki düşüncelerimi okuyor gözlerimden geçen her duyguyu hissediyordu. Gözleri bir girdap gibi baktıkça içine çekiyordu.
Adımı tam söylemişti. Beni tanıyor muydu?
"ikinci adımı nerden biliyorsun."
"kafede yaka kartında görmüştüm. Bir gördüğümü bir daha unutmam."
"anlıyorum. Hafızana hayran kaldım." dedim.
Öylece bana bakmaya devam etti. İfadesiz yüzüne bakarken ister istemez gerildim. Belki başka şeylerle ilgilenirsem bende olan ilgisini dağıtabilirdim. Köşede gördüğüm büyük kitaplığa doğru ilerledim ve incelemeye başladım. Çoğu roman olmak üzere Pek çok kitap ve dava dosyaları olduğunu düşündüğüm kalın dosyalar vardı. Ben çoktan odağımı değiştirmişken Ömer'in sesini duymamla onun odak noktasının bende olduğunu anladım.
"yeni bakıcım sen misin?" diye sordu.
Bakışlarımı kitaplıktan çekip ona çevirdim. Gözlerindeki İfadesizlik ve boşluk beni geriyordu. Tıpkı onu gibi ifadesiz çıkarmaya özen gösterdiğim sesimle konuşmaya başladım.
"bakıcı değilim, hemşireyim. Hastaneye gitmeyi sevmediğini duydum."
Bir anda kaşlarını çattı.
"benim bakıcıya da hemşireye de ihtiyacım yok. Odamdan çık!"
"bak belki arkadaşın olar..."
"çık odamdan!!!"
Bir anda bu kadar fazla bağırmasını beklemediğim için irkilmeme engel olamadım. Yanında bulunan sehpayı yere devirmesiyle kendimi dışarı attım. Gerçekten zor bir insandı ve bunu şimdi daha iyi anlıyordum. Aslında kalıp onu ikna etmek istiyordum ama o kadar sinirli bakıyordu ki, üstüne gitmenin aptallık olduğunu düşünüp geri adım atıp odadan çıktım.
Çağla'nın kapıda üzgün gözlerle bana baktığını gördüm.
"üstüne alınma genel tavrı böyle." dedi.
"alışması uzun sürecek gibi duruyor." diye karşılık verdim.
"biraz zaman verelim ona. Gel biz kahve içelim."
Çağla ile birlikte aşağı indik. Neden böyle davrandığını anlamıyordum. Belki de eski hayatını özlüyordu. İnsan yabancı olmadığı, tanıdığı hisleri özlerdi. Sonradan kaybettiklerini özlerdi. Özlüyordu bunu en derinden hissediyordum. Onun öfkesi tüm dünyaya en çokta kendineydi. İçindeki yenilmişlik duygusunu hırçınlıkla kapatıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Çift Buz Pateni
Romanceİki kişi, biri tekerlekli sandalyeye mahkum. Diğeri hayata...