Yaşamı hissetmek21.10/2022
<3<3<3<3<3<3<3<3
Belli zamanlarda her insanın yaşadığı zorluklar olmuştur. İnsan olmanın kuralıdır zaten bu zorlukları yaşamak. Aslında bütün mesele başımıza gelen zorlukları atlatmamız değil, nasıl atlattığımızdır. Ders çıkarmak atlattığımızdan çok daha önemliydi ki aynı hataya düştüğümüzde daha kolay kalkabilelim. Daha önce düştüğün yerden geçerken hep tetikte olursun çünkü daha önce düşmüşsündür. O noktadan geçerken de aynı şeyi tekrar yaşamaktan korkarsın. Ama başımıza gelen şeyler kalıcı ve değiştirilemez şeylerse kendimizi kabullenmeli ve en iyi şekilde yaşamalıyız. Biz kendimizi kabullenirsek tüm insanlık kabullenirdi.
Kapısında durduğum merkeze bakarken girip girmemek konusunda tek bir tereddütüm bile yoktu.
'Engelsiz Yaşam Merkezi'
Burası, ailelerinin bakamayacak kadar kadar kötü durumda olan insanların olduğu bir merkezdi. Ömer ile gelmeyi düşünüyordum ama ona önceden ben gelip bakmak istedim. Özel olan tüm bu insanlardan birkaçı ile tanışıp Ömer ile tanıştıracaktım. Böylece kendi durumunu kabullenirken daha az zorlanacaktı. Ama bunu yapmak zorundaydı. Düzelmesi için ilk adım olarak durumunu kabullenmeliydi.
İlk girdiğimde kocoman bir bahçe karşılanmıştı beni. Belirli yerlerinde içinde balıkların olduğu küçük havuzlar vardı. Onların tam karşısına banklar koyulmuş etrafı ağaçlarla kaplanmıştı. Bahçenin çeşitli yerlerinde rengarenk güller ve papatyalar vardı. Hiçbir şey yapmadan saatlerce bu bahçede oturacak kadar cezbetmişti beni.
"merhaba telefonda konuşmuştuk değil mi? Siz Asel Dalya olmalısınız..."
"merhaba, evet benim. Siz de Çiğdem hanım olmalısınız."
"ta kendisiyim. Buyurun şöyle."
Gelmeden önce Çiğdem hanım ile görüşmüş hastalar ile ilgili birkaç bilgi almış, ziyaretçi kabul edip etmediklerini sormuştum. Elim boş gelmek istememiştim fakat Çiğdem hanım buradaki hastaların sağlıklarının iyi olmadığını ve benim ziyaret etmemin onlara yeteceğini söyledi. Zaten dışarıdan bir şey getirmek yasakmış. Çantam da dışarıdaki dolaba güvenlik tarafından kilitlenmişti.
Çiğdem hanım sırayla bütün hastaları gezdirdi bana. Çoğunun durumu oldukça ağırdı ama düzelmesi imkansız değildi. Boş umut vermeden moral verdim hepsine. Beni görünce yüzleri gülüyordu hepsinin. Kim bilir ne kadar zamandır burada yalnız kalıyorlardı. Ömer ile tanıştırmak istediğim kişilerle önceden tanışıp Ömer'i anlattım. Çok merak ettiler ve hemen getirmemi söylediler. Onlara sadece, sonra birinin daha onları ziyaret edeceğini söylemiştim. Bu bile hepsine yetmişti.
Ziyaretin sonunda merkezden çıktığımda kendimi oldukça huzurlu hissediyordum. Bana bile bu kadar iyi gelmişken, Ömer'i düşünemiyordum. Umarım onun da kalbindeki buzları biraz olsun eritebilirdim.
Soğuk havanın bedenimi ele geçirmesine izin vermeden eve gelmiştim. Ömer'i yanına gitmem için henüz iki saatim vardı. İlk önce Pamuk ile biraz oynayıp yemini ve suyunu yeniledim, kumunu değiştirdim. Sabah çok erken çıktığım için kahvaltı yapmamıştım. O yüzden mutfağa gidip kahvaltımı yaptım. Yeniden odama döndüğümde Canan hanımın verdiği ders kağıdına bakmadığımı hatırladım.
Çantamdan çıkardığım figürleri dikkatle inceleyip bir bir denemeye başladım. Telefondan en sevdiğim dans müziğini açıp kendi dans gösterimin arasına ekliyerek tüm figürleri denedim. Odam fazla büyük olmadığı için zorlansam da umursamadım. İnsan istediği zaman her şeyi başarabilirdi. En ufak zorlukta pes eden kişiler asla başarılı olamazdı. Odam küçük diye dans etmekten vazgeçtiğimi kimse görmezdi. Sadece vazgeçtiğimi göreceklerdi. Başardığında ise altında bir şey arayacaklardı çünkü vazgeçen insan başarının ulaşılmaz olduğunu zannedecekti. Oysa kırdığım patenleri kimse görmeyecek anlamayacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Çift Buz Pateni
Romanceİki kişi, biri tekerlekli sandalyeye mahkum. Diğeri hayata...