Bölüm 1: Zaman ve zarar

217 47 350
                                    

Selam! Yepyeni bir kurgu ile karşınızdayım! Bu kurgu için cidden çok heyecanlıyım.

Umarım yeni kurgumuzu seversiniz!

Neyse ben sizi ilk bölüm ile başbaşa bırakayım!

İyi okumalar!

Multimedya: kapağımız
________________________
Bölüm 1: Zaman ve Zarar

Geçmişi acı olanın, yaşadıkları ağır olanın içinde hapsolmuş çığlığı hep daha gür olur.

_________________

İnsan bu hayatta en çok zamana ihtiyaç duyar. Çünkü zamanın onlara şifa vereceğini sanar. Lakin zaman aslında en çok acı veren birşeydir. İnsana acı verir, zarar verir, ruhunu mühebbet hapis yemiş gibi bir kutuda hapis eder. İnsanın ruhunu emer zaman, ruhuna acı verir, işkence eder.

Hiçlik dolu bir havuza atar seni zaman, yavaş yavaş o hiçlik dolu havuzda seni boğar, acı verir, içinde hapsolmuş çığlıklar susmaz.

Çünkü o çığlıkların susmaya değil, tam tersi dışa vurulmayı, benimsemeyi bekler. İçimizde ki her çığlık bize geçmişimizin karanlık, tozlu sayfalarını aralamamız için baskı yapar. Ve en kötüsü bize asla geçmişimizi unutturmaz, her daim bize hatırlatır. Bu bazen insana acı verirken, bazen de güç verir. Çünkü geçmişimizin her bir kırıntısı bize; kırgınlığımızı, öfkemizi, ölmüş çocukluğumuzu ve vicdanımızı hatırlatır.

Geçmişi acı olanın, yaşadıkları ağır olanın içinde hapsolmuş çığlığı hep daha gür olur.

Ben Ayça Arıkan, geçmişinin her bir kırıntısını, geçmişinin her bir tozlu sayfalarını aralayıp aralayıp, içimde hapsolmuş çığlığını duymayan insanlara, insanlığa duyurmaya çalışan bir kızım.

Ben Ayça Arıkan, içimde ki acıları, kini, kırgınlığı, öfkeyi, ölmüş çocukluğunu ve birazda olsa içinde kalan çocukluğunu yaşamadan ölmek istemeyen bir kızım.

Ben Ayça Arıkan, bu hayatın benden Sezen Aksu'nun; seni kimler aldı parçasını dinlerken, annesini, babasını ve tam olarak kaybolmayan çocukluğunu arayan bir kızım.

Ben Ayça Arıkan, kimi insana göre ölüm meleği, kimi insana göre kurtarıcı, kimi insana göre duygusuz, kimi insana göre çocukluğunu arayan, küçük bir kız çocuğuyum.

Ben Ayça Arıkan, kendimi hiçlik dolu bir havuzda işkence gören ruhumu, çocukluğumu arayıp, kurtarmaya çalışan küçük bir kız çocuğuyum.

Ben hala içimde hapsolmuş çığlıkların arasında o küçük kız çocuğunu arayan kişiyim.

Derin bir nefes çektim içime, bu nefes bana hayat değil, acı verdi. Beni yaşatmayı değil, boğmayı hedefledi. Yattığım hamaktan kalkıp, evimin arka bahçesine ilerledim. Rüzgar, yüzümü okşadı, akabinde saç diplerimden başlayıp adeta masaj yapar gibi saçkarımın uçlarına kadar uysal bir şekilde okşadı.

İçime dolan kasveti dışa vurmak için sert bir nefes verdim dışarıya.

Neden bilmiyorum ama içimde büyük bir kasvet vardı. Bu kasvet, kalbimi adeta bir karadelik misali içine çekip, elleriyle sıkıyor, mideme giren ağrılar, ucu yeni bilenmiş bıçak gibi batıyor, beni halsiz bırakıyordu.

Hapsolmuş ÇığlıklarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin