Selamlar efendim, ben geldim!
Nasılsınız? İyi misiniz?
Biliyorum, arayı çok açtım, ama gerçekten çok üzgündüm, kendi hayatım da stajımla ilgili sıkıntılar oldu ve çok stresliyim. Üstelik kitabımda hiçbir şekilde yükselme olmuyor ve bu da beni çok üzüyor. Ben stresimi ve sıkıntı mı yazarak atıyorum, burası ve sizler beni çok mutlu ediyorsunuz ama gerçekten kitabım değer görmedi. Silmeyi düşündüm ama hem buradan çok sevdiğim iki kişi bana silmemem gerektiğini, hayallerimi terk etmemem gerektiğini söyledi. Hemde çok yakın bir arkadaşım hatta kardeşim de bana çok destek çıktı ve kitaba kaldığım yerden devam edeceğim, umarım kitabım hakkettiği değeri görür.
Neyseee ben bizi çok özlemişim yavvv! Sizi çok seviyorum, bölüme geçelim artık değil mi?
Oy verip, yorum atarsanız sevinirim!
Bölüm şarkısı: Mabel Matiz: Karakol
___________________________Bölüm 12: Zehirli sarmaşıklar
"Gökyüzü akıtamadığım her gözyaşım için mi akıyordu?
_______________________
Yeryüzüne inen damlalar; etrafta uçuşan sarı, turuncu, kahverengi yaprakları ıslatırken, rüzgarın pençesinden kurtulmak için var gücüyle ağaç dallarına tutunan, küçük kızıl yaprak, en sonunda verdiği savaşı kaybedip, hemen ağacın orada duran küçük çocuğun minik ayaklarının ucuna düşmüştü. Küçük çocuk, yaprağı gördüğü gibi gülümseyerek eğilip, yerdeki yaprağı aldı ve elini yukarı kaldırıp, yaprağa gülümseyerek baktı."Sende mi verdiğin savaştan yoruldun küçük kızıl yaprak?" dedi küçük çocuk yüzündeki hüzünlü gülümseme ile. Sonra başını sol omzuna eğip, "Biliyor musun, bende çok yoruldum. Bu arkamdaki okul çok can sıkıcı... Buraya yetimhane, çocukların evi, diyorlar, ama burası hiçte ev gibi değil ki... Ev sıcak olur, burası soğuk. Evde sıcak yemekler pişer, burada soğuk yemekler var. Ev güven verir, burası hiçte güvenli değil..." dedi ve sustu. Belki şuan onu burada, sadece bir yaprakla konuşan deli bir çocuk gibi görenler vardı ama bilmiyorlardı ki, yanlızlığın ne kadar iğrenç birşey olduğunu... Bu sadece bir yaprak değildi küçük çocuk için... Bu yaprak onun ne yalnız olmadığını bildirmek için belki de Allah tarafından gönderilmişti... Kim bilir?
Çünkü küçük çocuk biliyordu ki kimse yanlız değildi bu dünyada. Allah çocukların, kullarının yanlız olmasını ister miydi hiç? Hem yanlızlık en güzele mahsustu. Yanlızlık bir tek Allah'a mahsus idi... Bu dünyada ki kimse yanlız değildi ki bu çocuk için...
Derin bir nefes aldı çocuk ve insanların yetimhane, ev dedikleri ama onun gözünde tam bir hapishaneden farksız olan yere kendince kötü bir bakış atıp, oradan elinde ki yaprağı bırakmadan hızlı adımlarla uzaklaştı. Bu kadar uğraştan sonra yakalanmayı göze alamazdı sonuçta. Karanlık sokaklarda tek başına ilerleyip, bir yandan da soğuğa karşı koymaya çalışıyordu küçük çocuk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hapsolmuş Çığlıklar
Teen FictionHerşey, Ayça'nın sadece hava almak için çıktığı zaman olmuştu. Sadece hava almak için çıktığı bahçede kaçırılarak, kendini bambaşka bir yerde, yanında dört kişiyle bulmuştu Ayça. Nereden bilebilirdi ki bu dört kişiyle arasında olan bağın geçmişe da...