Bölüm 6: Doğruluk ve cesaret

50 15 30
                                    

Selam! Yeni bölüm ile karşınızdayım!

Nasılsınız? İyi misiniz?

Sizi çook özledim kuzularım!

Neyse bölüme geçek!

Keyifli okumalar!

Bölüm şarkısı: Model; Sarı kurdeleler
______________
Bölüm 6: Doğruluk ve cesaret

"Doğrular mıydı insanın canını yakan, yoksa doğru bildiğimiz yalanlar mı?

__________________

Doğruluk.

Bu kelime biz insanların çoğuna göre çok yabancı bir kelimeydi. Doğruluk bir insana göre yük bile olabilir. Lakin, bazı insanlar vardır ki, sırf sevdiklerinin kalbini kırmamak için yalan söylemeyi seçer ve doğruluk kelimesini elinin tersiyle iter.

Lakin bilmiyorlardı ki eğer şimdi doğruyu söylemezsek, ilerleyen zamanlarda ortaya çıkan doğrular insanın canını yakar. Doğrular er ya da geç ortaya çıkardı. Çıkana kadarda asla peşinizi bırakmazdı. Sizi zorlardı, ortaya çıkmak için sizin sabrınızı denerdi.

Birde şöyle insanlar vardı; kendi canını yakmamak için doğruları elinin tersiyle iter, yalana başvururdu. Çünkü bazen bizim kendimizle ilgili bildiğimiz gerçekler ve doğrular canımızı yakardı. Bunun için kendimizi bile isteye yalana iter, doğruları kabullenmezdik.

Birde insanlar yalanlara isim takarlardı. Neden mi? Çünkü kendilerini kandırırlardı. Yalanlara; beyaz yalan, pembe yalan gibi isimler takarlardı. Halbuki yalan yalandı.

Peki neden yalana taktığımız isimleri doğrulara takmazdık? Mesela; beyaz doğru neden denmiyordu? Ya da pembe doğru neden denmiyordu?

Nedeni biliyordum az buçuk. Çünkü yalan, insanlar için bir kaçamaktı. Ama doğrular öyle değildi. Doğrulardan kaçamazdınız. Doğrular, kendisini ortaya çıkarmak için her türlü savaşı verirdi. Ama yalan? Yalan öyle miydi? Değildi. Yalan kaçak bir yoldu. Yalan ilk başvurulan yoldu. Yalan can yakmazdı. Ama sonrasında ağır bir yük olurdu omuzlarında insanın. Ama doğrular? Doğrular öyle bir can yakardı ki, insanın içini parça pinçik eder, sonra yakıp, kül ederdi insanı. Doğrular ilk duyulduğunda çiğerimizi bile sökebilirdi. Ama sonrasında derdik ki; iyiki doğruları öğrenmişim, iyiki derdik.

Doğrular ilk yakıp, sonra o cana can suyu olurdu. Garipti doğrular.

Doğrular insana ağır gelirdi. Üstelik saklamak istediğimiz, görmezden geldiğimiz doğrular bizim üstümüze karabasan gibi çökerdi. Aklıma geçen haftalarda okuduğum bir söz geldi. Söyleyen kişi Epikuros idi. Söz tam olarak şuydu;

Hapsolmuş ÇığlıklarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin