BÖLÜM 44

3K 115 79
                                    

SELAM CANLARIM. EVDEN MİSAFİR BİR TÜRLÜ EKSİK OLMADI, SABAHTAN BERİ DAHA YENİ OTURDUM VE SİZE BÖLÜM YAZAYIM DEDİM. HEM YAZMAYI HEM SİZİ ÖZLEDİM. OY VE YORUMLARI LÜTFEN UNUTMAYALIM. SİZİ SEVİYORUM.

Alarmın sesiyle sıçrayarak uyandım. Dün gecenin gerginliği üzerimden biraz silkelenmişti ama yine de moralim bozuktu. Berbat bir dündü ama değil mi? 

Kalktım ve gözüme masamdaki güller takıldı. Siyah bir de seni seviyorum, beni affet yazmıştı nota. "Bok affederim." Çiçeği olduğu gibi bırakıp banyoya gittim ve işlerimi halledip dolabımın önüne geçtim. Hava çok güzeldi ve bu yüzden açık mavi, uçuş uçuş bir elbise giyindim. Alta beyaz converse ayakkabılarımı geçirdim. Saçlarımı lüle yapıp topladım. Halka küpelerimi taktım. Hafifte bir makyaj yapıp beyaz çantamı ve kitaplarımı aldım ve aşağı indim. 

"Günaydııın," dedi Yaso gülümseyerek. "Senin için müthiş bir kahvaltı hazırladım."

"Aç değilim."

"Lütfen Doğa, çok uğraştım." Alt dudağını büktü ve parmaklarını birbirine geçirip kendini acındırmaya çalıştı.

Oflayarak mutfağa gittim. Gerçekten uğraşmıştı, böyle bir kahvaltıyı en son annem hazırlamıştı. Yine de gıcıklığım üzerimdeydi ki hepsi bunu hak ediyordu. Ağzıma bir zeytin attım. "Ellerine sağlık, doydum." Çekirdeği lavaboya fırlattım ve çıktım.

Arabama binip okula gittim. Çok geçmeden Siyah geldi ve yanıma oturdu. "Eve uğradım beraber gideriz diye ama Yaso çıktığını söyledi."

"Hıı evet." Kitabımdan kafamı kaldırmadım.

Siyah elini bacağıma koydu. "Yavrum yapma şunu ya, tamam özür dilerim." Sonra kolumdaki çiziği gördü. "Dünün kazası mı?"

"Hıı evet."

"Şu hıı eveti bırakacak mısın artık?"

Sinirle ona baktım. "Siyah naz yapmıyorum ben, yalanları bıraktın sanıyordum. Gerçekten bu ilişkiyi sorguluyorum. Çok yoruldum ya, lütfen uzak dur." Elini ittim ve sıradan kalkıp başka sıraya geçtim. Hayal kırıklığıyla bana baktığını hissediyordum. Naz yaptığımı sanıyordu, bunları söylemem onu endişelendirmişti. Gerçekten kafam çok karışıktı, ona nasıl güvenecektim ki? Tedaviyi zar zor atlatmıştık, şimdi başa mı dönecektik?

Dersler bitince hemen arabama zıpladım. Staja gitmem gerekiyordu. Bir de oradaki dedikodular vardı değil mi? Hayatım gerçekten bu kadar boktan olmak zorunda mı?

Herkesin gözü benim üzerimdeyken hızla ofise geçtim. "Tünaydın."

"Tünaydın," dedi Emre gülümseyerek. "Elbisen çok yakışmış."

"Teşekkür ederim." Hemen masaya geçip mailleri açtım. "Bu akşama toplantın var ama akşamları olmazdı genelde. Saat 21'de görünüyor."

"Evet, önemli bir toplantı. İşlerin arasına sıkıştırmak istemedim. Rahat kafayla gitmeliyiz."

"Gitmeliyiz derken?"

"Yani o saatte çalışmak zorunda değilsin tabi ki, gelmek istemezsen bir şey diyemem. Ama gelmeni isterim, sana katkısı olur."

"İyi de ben bilgisayar okuyorum, toplantıların bana nasıl bir yardımı olacak?"

"İletişim hangi işe başlarsan başla sana yardımcı olacak. İşteki iletişim arkadaşlarınla kurduğun iletişim gibi değildir, bunu tecrübe edinmelisin."

Onu tepeden tırnağa süzdüm. Beyaz spor bir gömlek giyinmişti ve altına siyah kot geçirmişti. Saçlarını özenle taramıştı. "Haklısın, geleceğim."

SAPLANTILI AŞIK 2 (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin