Bölüm 4

1.8K 197 200
                                    




Sevgili Khalida,

İki buçuk aydır nerede olduğunu öğrenmeye çalışıyorum.Ne Efendiler ne de Yüce Lider Chan nerede olduğunu söylemedi. Yokluğundan bu yana 5 konsey toplantısı yapıldı. Her birinde adını şanını geçirdim. Birkaç keresinde susturuldum, birkaç keresinde de kovuldum.

Biraz önce açtığın portal ile yerini tespit edebildim. Hep Merda Fara'yı kullanıyorsun.

Gün Kulesindeyim. Yakın zamanda yanına geleceğim. İstediğin bir şey var mı? Odana uğrama şansına eriştim. Hiçbir kitabını yanına almamışsın. Senin için bir çanta hazırlayacağım.

Khalida, yapmamalıydın. Karışmaman gerekirdi. Bir bebek de olsa günleri bitmek üzereydi. Bildiğin şeyleri tekrarlamak istemiyorum.

Ortalığı feci karıştırdığını bil. En azından orada olduğum bir günü seçebilirdin bunun için.

Yakında yanında olacağım dostum.

Günlerin hiç solmasın.

Özleminle, Mandor.

Mektubu göğüsüme yapıştırdım. Gerçek bir dostum vardı. Benim için çabalayan ve beni merak eden... Mektubu okuyana kadar ona kırıldığımı farkında bile değildim fakat mektupla beraber içimdeki burukluğu anladım.

Yerimi söylememişlerdi.

Hemen içeri koşup defterimden bir sayfa kopardım ve yazmaya başladım.

Sevgili Mandor,

Lanet herif beni bulman nasıl bu kadar uzun sürebildi? Sayısız kez kurtardığım götünün beni sevmediğine karar vermiştim. Gerçi inanır mısın, laflar bir yana, başım o kadar kalabalıktı ki aklıma bile gelmedin. 2 ay uzun bir günmüş gibi dün oldu.

Kitaplarımı istiyorum, isim verip seçemem; şaşırt beni.

Yatağımın ayak ucundaki sandıkta biriktirdiğim altınlar var. Altın, gümüş ne bulursan getir. Aynalı masamın üstünde takı kutum var. Onu da istiyorum. El aynamı da istiyorum. Liste uzamadan bu konuyu kapatıyorum.

Ortalığın karışmasına çok sevindim. Altüst olan bir hayatım varken, karışmamış olsa küçük kalbim kırılırdı.

Merak etme, günlerim hiç olmadığı kadar canlı.

Özleminle, Khalida.

Mektubu sarıp kuşun ayağına bağladım. Kuşu havaya doğru yönlendirdiğimde mor bir ışık süzmesiyle kayboldu. Ben akşam yemeğimi yerken kapım açıldı ve yüzlerinde gülümsemelerle birbirlerine bakmadan duramayan malum ikili kulübeye girdi.

"Hoş geldiniz," dedim.

Suzi'ye beyaz yakası ve kolları dantelli bir gelinlik almışlardı. Parmağında da bir alyans ve pembe kuvars olduğunu varsaydığım bir yüzük vardı. İyi bir seçimdi. Bakışlarını bana çevirdiler.

"Khalida, bu inanılmazdı. Kasabanın kapısında belirdik. Hemen bir kilise bulduk ve evlendik. Kasaba çok kalabalıktı. Yüzüklerimize bak!" Ard arda cümleleri sıralarken Suzi'nin elini de tutup kendisininkiyle beraber yüzüme yaklaştırdı.

"Teşekkür ederiz hanımım. Siz olmasanız ben-" Elimle Suzi'nin lafını kestim.

"Artık dünü ve olası yarınları bırakın. Baban bu durumu hoş karşılamayacak. Beraber gidelim de yanınız da bir büyük olsun." ayağa kalkıp eteğimi silkelerken ikisi de bana bakıyordu. "Ne var?" diye sordum.

Khalida'nın GünleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin