Gözlerimi devirip kapıdan çıktım. Peşimden geldiğini üstüme düşen karanlıktan anlayabiliyordum.
"Bekle, bir sorum daha var." deyip ona döndüm.
"Bugünlük bu kadar soru cevap yetmedi mi cadı?"
"Yetmedi."
Seslice nefes verdi,
"Sor bakalım."
"Buraya nasıl geldiniz?"
"Kajen senden ve nerede yaşadığından bahsetmiş, çok iyi bir şifacı olduğunu ve yardıma ihtiyacım olursa beni geri çevirmeyeceğini söylemişti. Kierav vurulduğunda topluluktan birkaç kişi ile beraber bir kasabadaydık. Aramızda muhafızlık eğitimi alanlar ve ufak tefek birkaç büyüyü bilen eğitim gören büyücüler de var. Şansımıza biri bizimleydi, portalı o açtı. Seni tanımadığımız için sana odaklanarak açamadı. Bu yüzden Kajen'in tariflerinden yola çıkarak açtı portalı, yarım saat kadar Kierav'ı taşıdım. Ah, senin çok harika dikenli tellerin de sinirimi az bozmadı cadı."
Yanımdan geçerken omzu ile omzuma vurdu sırıtarak. Hareketlerindeki doğallık, rahatlık canımı sıkıyordu. Daha önceden gördüğüm ve sonunu sevmediğim bir samimiyet başlangıcı gibi geliyordu.
"Gelmiyor musun?" diyene kadar durduğumu fark etmedim.
"Geliyorum."
Verandaya çıktığımızda kapıyı açıp kenara çekildi ve önce benim geçmeme müsade etti.
İçeri girdiğimizde Mandor, Kierav'ın yanında oturmuş bir elinde kase bir elinde kaşık çorba içiriyordu. Kapının açılması ile başları bize döndü."O burada ne yapıyor?"
"Sen ne yapıyorsun?"
Mandor ve Darius aynı anda konuştu. Mandor onun neden buraya geldiğini merak etmiş olacak ki hiç çarpıtmadan sormuştu. Darius ise, sanırım Mandor'un arkadaşına olan yakınlığına şaşırmıştı.
"Bir anlaşma yaptık, burada kalacak ve,"
Mandor'u cevapladığımda Darius'a döndüm,
"Bana çorba içiriyormuş gibi gözüktü, sence ne yapıyor?" deyip ardımızdan kapıyı kapadım.
"Bana Kierav'ın duygu sömürülerine kanmış gibi gözüktü."
Kierav yüzünü kaplayan bir gülümseme ile bakıyordu. Mandor çatık kaşları ile Darius'a baktı ve gözlerini Kierav'a çevirdi.
"Kolunu bile kaldıramadığını söyledin kedicik."
"Kolunu bile kaldıramadığından mı tek dokunuşuna tepkisiz kalmadı sence?"
Darius'un eğilmiş ayakkabılarını çıkarırken kurduğu cümle ile Mandor hışımla yataktan kalktı. Kierav kıkır kıkır gülüyordu.
"Kierav ilgi sever."
"Bu yaptığına iyiliği suistimal etmek deniyor!"
Tartışmalarına tahammülüm kalmadığına karar verdim. Dolaptan sepetimi alıp,
"Ben gölete gidiyorum, sorun her neyse çözün, geldiğimde gürültü istemiyorum." dedim.
Mandor,
"Ben de geliyorum." diyerek öne çıktığında onu durdurdum.
"Hayır gelmiyorsun. Evimi saran bu erkek kokusundan da sesinden de bıktım. Yat uyu, sabah erken kalkacaksın."
Oflayarak oturdu. Kierav arkamdan gülümseyerek el salladı. Göz altlarındaki koyu halkalar, odağı kayan bakışları ile yorgun olduğu ve zehrin hala damarlarında olduğu belli oluyordu. Yine de yatakta dikilmiş, ortalığı karıştırmaya hazır, sıkılmış bir veletten farksızdı.
![](https://img.wattpad.com/cover/296504433-288-k913229.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Khalida'nın Günleri
FantasyBinbir isim verildi bana. Dündekiler, koruyucu dediler. Gündekiler, seçilmiş. Yarındakiler, tek getireceği karanlıktır, bizden değil dedi. Belki de öngörü güçleri, kuvvetli hisleriydi onlara beni kabul ettirmeyen. Gidecek yerim yoktu, bana ev verdil...