Kapıdan girmeden önce Mandor kolumu tuttu,
"Zehirli bir okla vurulduğunu söyledin."
"Evet" deyip başımı salladım.
"Ve o bir Kotka."
"Hı hı."
"Khalida, endişeleniyorum burada dikkatini bana ver."
Kollarımı göğüslerimde birleştirip kaşlarımı kaldırdım,
"Ne oldu? Demin mezar kazmaya üşeneceğinden yakınıyordun, şimdi benim için korkuyor musun?"
Üfleyerek nefesini verdi.
"Yüzyıllardır tek bir tane bile görmediğimiz Kotka ırkından biri geliyor, omzu yaralı. Yanında gelen herif de devden bozma gibi duruyor. Seninle kalmaları hoşuma gitmiyor. Özür mü dileyeyim?"
"Ah Mandor, baktın agresif tavırlar sergiliyorlar, gelir bir el atarsın." deyip güldüm.
Şaşkınlık ve utanç ile açılan ağzından bir kelime çıkamadan kapıya elimi attım, ben daha kapıyı açamadan kalçama sert bir şaplak yedim. Ona dönüp baktığımda alnıma koyduğu işaret parmağı ile beni ittirerek kapıyı açtı ve içeri girdi. Başımı iki yana sallayarak ben de peşinden girdim.
Darius, arkadaşının ayak ucuna oturmuş, sırtını duvara yaslamıştı. Kor gözleri ikimiz arasında dolaştı.
"Aç mısın?" diye sordum.
Hayır anlamına gelen dilini damağında şaklattığı bir ses çıkardı. Uyuz herif.
"Ben açım." diyen Mandor dolaplara doğru yürüdü.
Yanına geçip ufak bir sofra hazırlamaya başladım. O bir şeyler çıkarıyordu, ben alıp doğruyordum, bir yandan doğradıklarımı tabağa diziyordu.
"Yolculuk nasıldı?"
"Atım olmadığı için gidişim uzun sürdü."
"Ah, hay bin tilki, atın olmadığı aklımdan çıkmış, ufak bir portal açsaydın."
"Gücümü talime saklamak istedim. Hem yürümek iyi geldi."
"Köy nasıldı? İnsanlar efsane Cadı Khalida olduğunu anladı mı?"
"Bana öyle deme."
"Öylesin, kızıl saçlı cehennemin prensesi lanetli Khalida."
"Kimse benden bu şekilde bahsetmiyor." dedim gözlerimi devirip.
"Evet büyük ihtimalle ama bahsetmeliler. Kulağa güzel geliyor."
Hazırladığımız tabakları masaya koyduk. Küçük kazana kotka için çorbalık sebzeler doğramaya başladım.
"Sen benimle yemeyecek misin?" diye sordu Mandor, yerine yerleşirken.
"Yeni yedim. Aç değilim."
"Ben de yeni yedim aslında neden açım dedim bilmiyorum."
"Strestendir, ah ya da utançtan sonuçta bir kediye muamele-"
Kafama bir parça ekmek fırlattığında cümlem yarım kesildi.
"Günahkar bir adamsın Mandor." dedim onaylamaz bakışlarla.
"Senin elinden yanacaksam cehennem o kadar kötü bir yer olmamalı güzelim." dedi.
"Iyyy gerçekten sinir bozucusun." deyip doğradığım havuçlardan birini ona fırlattım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Khalida'nın Günleri
خيال (فانتازيا)Binbir isim verildi bana. Dündekiler, koruyucu dediler. Gündekiler, seçilmiş. Yarındakiler, tek getireceği karanlıktır, bizden değil dedi. Belki de öngörü güçleri, kuvvetli hisleriydi onlara beni kabul ettirmeyen. Gidecek yerim yoktu, bana ev verdil...