Bölüm 29

1K 137 154
                                    

Merdivenlerden çıktığımda koridorda Sarı ayaklarıma sürünerek karşıladı beni. Onu da kucaklayıp odaya geçtim. Darius çoktan yataktaydı. Uyumuyor olduğu aşikardı fakat o ses vermeyince ben de vermedim. Üstümü değiştirip yatağa kıvrıldığımda cüssesine aldırmadan bana sokuldu. Başını göğsümün üstüne koyup cenin pozisyonunda kıvrıldı yanıma. Ellerim bilinçsizce saçları ile buluştu. Aramıza bir yastık koymayı teklif ederken onun kişisel yastığı olmuştum. Ellerim saçlarında uykuya daldım.

Yüzüme dokunan parmaklar ile araladım gözlerimi. Darius bir elini yastığın üstünden çenesinin altına almış, diğer elinin kılıç tutmaktan sertleşen parmak uçları yüzümü dolaşıyordu.

"Günaydın." diye fısıldadı, uyku dolu sesi ile.

Güneşin aydınlattığı odada kirpiklerinin gölgesi yanaklarına çarparken sesinin beni bulması ile yutkundum. O an aydınlandım. Bu canavar kralın oğlu, meşru olmayan çocuk, tek varis, Kierav'ın kahramanı ve dostu, Darius, öldüğünde beni mahvedecekti. Ondan kaçmak, yarınlarımın tek kurtarıcısıydı. Ben de her zaman yaptığımı yaptım, görmezlikten geldim. Karşılık vermeden kendimi ondan uzaklaştırdım. Benim yataktan ani kalkışım ile çatıldı kaşları. Ben banyoya girerken, "Talime katılacak mısın?" diye sorduğunda kısa bir şekilde evet diyerek cevapladım onu.

Banyoda işimi görüp odaya döndüğümde yatağın ucunda giyinik oturuyordu. Beni gördüğünde ayağa kalktı. Yanından geçip gitmeme müsade etmeden kolumu yakaladı.

"Talimden sonra toplantı var."

"Büyük bir toplantı mı?"

"En büyüğü değil fakat önemli olduğunu söyleyebilirim. Katılacak mısın?"

"Katılmalı mıyım?"

Omuzlarını silkti, "Hiçbir şey yapma zorunluluğun yok. Katılmak istiyorsan yerini ayırırım."

"İyi. Ayır öyleyse."

Gülümseyip başını salladı, " Talimde görüşürüz."

"Benimle gelmiyor musun?"

"Önce çalışma odama uğrayacağım, sen geç. Gecikmem."

Böylece yollarımız ayrıldı. Kendimi talim sahasında buldum. Gözlerim Kierav'ı aradı fakat burada değildi. Yorgun düşen kedicik talimi mi kaçırmıştı? Talimlerimi aksatmam demesi geldi aklıma ve güldüm. Henro ile ısındım. Ben muhafızlardan birkaçı ile yakın temas antrenmanı yapıyordum ki Darius geldi. Geldiğini görmeden ve duymadan anladım. Arkam dönüktü. Ensemdeki tüyler dikildi. Dizlerim karıncalaştı. Elalarının üzerimde dolandığını biliyordum.

Birbirimiz ile hiç konuşmadan bitirdik talimi. Ter içinde odaya çıktım ve çıkmadan istediğim, getirdikleri su ile yıkandım. Giyinip yemekhaneye yöneldim. Koridorda Kierav ile karşılaştığımda yüzündeki yorgun utangaç bakış beni gülümsetti.

"İyi uyuyabildin mi?" diye sordum yan yana yürürken.

Gözleri yeşillerime dikildi. Kaşlarını kaldırdı ve dudaklarını ıslattı, "Sakın başlama."

İki elimi havaya kaldırdım, "Silahsız bir kadını tehdit mi edeceksin yoksa? Kotkaların şerefli bir ırk olduğunu sanardım."

Kuyruğu ile kalçama vurduğunda ikimiz de gülüyorduk. Yemekhaneye indiğimizde her zamankinden daha boş olduğunu gördüm. Birkaç masa haricinde neredeyse her gün görmeye alıştığım kalabalık gürültülü heriflerden kimse yoktu.

"Herkes nerede?"

"Bugün toplantı günü. Genelde böyle olur."

"Umarım toplantıya aç girmiyorlardır. Zaten erkek olmaları onları yeterince-"

Khalida'nın GünleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin