Bölüm 26

1.2K 147 130
                                    

Ellerim yatağın boş kısmındaki çarşaf ile buluştuğunda gözlerimi açtım. Gün aymıştı, yataktaydım, tek başımaydım ve tamamen çıplaktım. Yatakta doğrulmuş, dün olanları düşünüyordum. Beni ağzı ile doruklara taşırken kendi eli ile bitmek zorunda kalmıştı. İkidir mutluluğu tadan kişi olmam beni içten içe suçlu psikolojisine sokuyordu. Cinsel ilişkide eşit alım-verimden hoşlandığını söyleyen bir adama göre fazla vericiydi. Kapı düşüncelerime çarparak seslice çalındı.

"Gel."

Irena keyiflice içeri girdi. Üzerindekiler koşudan gelmiş olabileceğini düşündürttü bana. Bu Darius'un nereye kaybolduğunu açıklıyordu.

"Günaydın, ah hay bin tilki!," panik ile arkasını döndü, "Khalida çıplaksın!"

"Ve?"

"Bu cümlenin bir devamı mı olmalı? Çıplaksın! Eğer gelme deseydin gelmezdim. Kapıda bekleyebilirdim."

"Önemli değil Irena. Benim de bir çift memem ve bir adet kadınlığım var. Seninkilerden çok farklı değiller."

Hala arkası dönük duruyordu.

"Ne için gelmiştin?"

"Ah ben talimleri hatırlatacaktım."

Kendimi yataktan atıp hala boşaltmadığım çantama koştum. Irena yanına çıplak bir vaziyette gelip çantama eğildiğimde bir adım geriledi.

"Ben seni kapıda bekleyeyim." deyip çıktı.

Aynı sırada çantamın hafifliğine şaşırmak ile meşguldüm. Çantam hafifti, çünkü boştu. Sepetime yeltendim. Boştu. Ellerim dolaba uzandı ve getirdiğim üç beş parça kıyafetin katlı bir şekilde Darius'unkilerin yanına yerleştirildiğini gördüm. Dün yıkanmaktan başka her şeyi yaptığım için sepetimin eksikliğini fark etmemiştim. Çıplak uyuduğumdan üst başımı da kontrol etmek aklıma gelmemişti. Düzenli rafları olan dolabın karşısında öylece durdum. Talimlerde giyebileceğim kıyafetleri seçip giyinmeye başladım. Saçımı sıkıca örüp kapıda bekleyen Irena'nın yanına çıktım.

Talimlerin yapıldığı alana kadar bana eşlik etti.

"Akşama hazır olun," dedim Alec ile ikisinden bahsederek.

"Eh halin kalırsa akşam görüşürüz, bu herifler hayvan."

"Görüşeceğiz küçük cadı. Şüphen olmasın."

Talim alanında tahta ve normal kılıçların olduğu bir yer vardı. Ok atışları için bir alan ayrılmıştı. Yerde yakın dövüşler için çizilmiş belirgin çizgiler vardı. Henro, yaşından dolayı olsa gerek diye düşündüm, bir köşede kendi kendine beden hareketleri yapıyordu. Böylece bedenini dinç tutabilirdi. Benim onlara yaklaştığımı gördüklerinde hepsi duraksadı. Tanışmadığım kişiler de vardı. Haylice kalabalık bir gruptu. Henro da hareketleri bırakmış, ayaklanmıştı. Hepsinin gözü üzerimdeyken dik tuttuğum çenem ile sırıtan ağzı ile bana bakan Darius'a doğru adımlamaya devam ettim. Hakkımda ne biliyorlardı, merak ettim. Şayet silinmemiş olsaydım atalarından, önümde eğiliyor olurlardı.

"Bize katılmana sevindim cadı, rahat uyudun mu?"

"Uyudum." dedim sert bir sesle. Tepkim ile insanların içinde beraber yattığımızı belli etmesine ve üzerimde bir baskı kurmaya çalışmasına fırsat vermeyecektim. Eğer amacı buysa başarısızlık hissini damarlarına kadar yaşadığından emin olacaktım.

Darius, bir adım öne çıkıp etraftaki kalabalığa seslendi,

"Beyler! Cadı Khalida ila tanışın! Kendisi talimlerimiz de ve gönlü isterse toplantılarımız da bize katılacak!"

Khalida'nın GünleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin