Herkese merhaba! İlk defa bir hikayemi bitirdikten sonra böyle bir yazı yazma ihtiyacı hissediyorum. Öncelikle hikayemi okuduğunuz ve çok değerli yorumlarınızla doldurduğunuz için her birinize ayrı ayrı teşekkür ederim. Ama bazen bu yorumlarda bazılarınızın üzülerek söylemekteyim ki sınırı aştığını gördüm. Hikayenin heyecanıyla elbette o an yorum yapabilirsiniz ama lütfen ağır küfür içerikli yorumlardan kaçınmanızı isteyeceğim. Bu hikaye bir kurgu olsa da üyelerin adını geçirerek kötü sözler söylememelisiniz. Sözlerimin kimseyi incitmediğini umarak hassasiyetime hepinizin hak vereceğini düşünerek bu durumu belirtmek istedim.
Tekrar her birinize teşekkür ederim ve aramıza yeni katılan herkese de hoş geldin diyor ve beğenmenizi umuyorum♡
İyi okumalar...
***
"Saçımı bırak!"
"Sen de kafamı ısırmayı bırak!"
"Önce sen."
"Niye güveneyim sana?"
"Asıl ben sana niye güveneyim!?"
Uzun bir beden, ikilinin arasına girdiğinde hızla birbirinden uzaklaştılar. Sınıf başkanının hareketi önlerindeki gösteriyi yarıda kesince bundan hoşlanmayan birkaç kafadan aynı anda olumsuz mırıltılar duyulmuştu.
"Bir daha kavga ettiğiniz müdürün kulağına giderse okuldan atılacaksınız. Bunu şaka mı zannediyorsunuz siz!"
Sinirli bakışlarını ikilinin üzerinde gezdirirken konuştu Chan. Fakat dinledikleri pek söylenemezdi. Biri avucundaki yolunmuş sarı saçlarına hüzünle bakarken diğeri kafasındaki diş izlerini saymaya çalışıyordu. Takılmadığını fark eden sınıf başkanı derin bir nefes aldı. Gerçekten son senesinde bile bu sınıfla mı uğraşmak zorundaydı?
"Atılsınlar da kurtulalım bırak." diye seslendi arka sırdan biri.
"Aynen Chan. Her hafta saçma sapan kavgalarıyla kafamızı sikiyorlar yeter." diyerek başka bir beden önceki çocuğu destekledi.
Küfürlü konuşmasıyla sınıf başkanından yeni bir göz devirme alsa da Minho, umursamadan kavgadan önceki uykusuna geri dönebilmek için sıcaklığını kaybetmediğini umduğu sırasına başını koydu. Garip bir şekilde evdeki yatağından bile daha rahattı bu sıra.
Chan tam konuşacakken zil sesinin duyulmasıyla azarını bir sonraki teneffüse bırakmak zorunda kalmıştı. Oldukça dakik olan sınıf öğretmenleri hızla yarısı bile dolmamış sınıfa girdiğinde karşılaştığı manzaraya karşı ümitsiz bir iç çekti.
"Changbin, Felix yine mi kavga ettiniz oğlum siz?" diye sordu önündeki üstü başı dağılmış öğrencilerine baktıktan sonra.
İki genç inkar etmenin bir şey değiştirmeyeceğini bildikleri için hafifçe omuz silktiler. Yerinde başka bir öğretmen olsa bu umursamaz tavırlar karşısında delireceğini bilen sınıf, Bay Park'ın sadece derin bir nefes alıp gözlerini kapatışını izlediler.
"Çıkışta cezaya kalıyorsunuz. Şimdi yerlerinize geçin." diyerek iki gencin şaşıracağı bir tepki vermişti.
"Hocam çıkışta antrenmanımız var Changbin cezaya kalamaz." dedi arka sıradaki takım arkadaşı.
Takım kaptanın cezaya kalması çok değerli uykusundan bile önemliydi şu an. Çünkü onun antrenmana gelmemesi demek yardımcı kaptan olarak Minho'nun takımı yönetmesi demekti. Ve bunu en son denediklerinde koçun sonuçtan pek memnun kaldığı söylenemezdi. Düşününce kim tüm takımının hastanelik olmasını isterdi ki?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
High School| changlix
FanfictionChangbin ve Felix; onlar birbirinden ölesiye nefret eden çocukluk arkadaşıydılar. Yan çiftler: Hyunho, Chanmin, Woojun (Wooyoung ve Yeonjun)