"Derste görüşürüz."
Abisinin arabadan indikten sonra kurduğu cümleye hafifçe başını salladı Felix. Büyük olan kardeşindeki dalgınlığı fark etse de o an sormak için müsait değildi. Birkaç adım arkasında kalan çocuğun yanına yaklaşmasını bekledi.
"Hasta olmadığına emin misin bebeğim? İzin alabilirim istiyorsan." dedi Jimin, bakışları endişe doluydu.
Normal zamanda abisinin kendisine bu şekilde davranmayacağını bilen Felix büyük olanı daha fazla korkutmak istememişti.
"Beni mi kayırıyorsun sen şu an." dedi yalancı bir şok ifadeyle. "Size hiç yakıştıramadım Bay Park."
Kardeşinin alayına gülümsemeyle karışık göz devirdi Jimin. Felix de bunun üzerine gülümsediğinde büyük olan biraz daha rahatlamıştı.
"Bir sorun olursa gel yanıma." diyerek kendisini girişte bekleyen uzun bedenin yanına doğru ilerledi. Tabii kapıdan girmeden önce günlük hatırlatmasını eklemeyi unutmamıştı.
"Changbin ile kavga etme."
Bu uyarıyı belki de lisenin ilk gününden beri yapıyordu ama daha hiç sözünün dinlendiğini görmemişti.
"Abim de her sabah aynı uyarıyı yapıyor. Sırf bunun için alarmı var, ikisi de kafayı bozmuş bizimle."
Beklenmedik ses sarışını olduğu yerde korkuturken refleksle başını yanına çevirdi. Changbin kendisinden birkaç adım uzakta sarışına bakıyordu.
"Ses yapsana gelirken." diye homurdandı Felix.
Changbin hafifçe omuz silkti. Ardından karşılıklı birbirlerini incelemeye başladıklarında fark ettikleri benzerlikle yüzlerini buruşturmuşlardı.
"Oooo gençler çift kıyafetleri giyilmiş. Anlayalım yani." dedi yakın arkadaşı, yüzünde ikilinin nefret ettiği imali gülüşü vardı.
Wooyoung ve Yeonjun ikilinin yanına geldiğinde onların yerine konuşmuştu. Yeonjun arkadaşına gülerken Changbin ve Felix aynı anda göz devirdiler.
"Oha, çift kıyafetleri!" diye bağırmıştı arkadan bir ses. Yüzüne bakmadan Felix onun kim olduğunu biliyordu, ne yazık ki.
"Kankalar hızlı ilerlemiyor musunuz?"
Jisung ve Wooyoung havada bir beşlik çakıp birbirlerine göz kırptılar. İkilinin bu yoldaki hedefleri her zaman bir olmuştu.
"Çenenizi kapatacak mısınız yoksa biz mi kapatalım?" diye sordu Changbin, yüzündeki bıkkın ifadenin aynısı Felix'de de vardı.
"Kardeşim siz çoktan biz olmuşsunuz. Ne diyebilirim ki?" demişti grubun en uzunu.
Yeonjun'da bu konuşmayla ikiliye dahil olurken Felix hafifçe başını sallayıp sağına döndü. Fakat o an kendilerine doğru gelen bedeni gördüğünde canı daha çok sıkılmaya başlamıştı.
"Ne güzel bir sabah." diye geçirdi içinden.
"Günaydın Changbin." diyerek okulun kapısından giren Ryujin ile Felix şoke olmuş bir şekilde kalmıştı.
"Bizi görmezden mi geldi o?" melek Felix elindeki çikolatalı sütüyle olayı anlamaya çalışıyordu.
"Bilerek yaptı. Felix olmasa geçip giderdi." diyerek meleği cevaplamıştı şeytan.
Felix kafasının içindeki dönen konuşmayı artı birlerken bakışlarını yanındaki çocuğa indirdi. Ve tam tahmin ettiği gibi yüzündeki gülümsemeyle kapıya bakıyordu. Aptaldı ama hiçbir şey bilmediği için bir suçu da yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
High School| changlix
Fiksi PenggemarChangbin ve Felix; onlar birbirinden ölesiye nefret eden çocukluk arkadaşıydılar. Yan çiftler: Hyunho, Chanmin, Woojun (Wooyoung ve Yeonjun)