Bölüm 10

855 59 143
                                    

Sarışının yüzüne gelen güneş, genci derin uykusundan uyandırırken birkaç saniye nerede olduğunu anlamaya çalıştı. Küçük parmaklarıyla gözlerini ovuşturup yanında uyuyan bedeni rahatsız etmemeye dikkat ederek çadırdan çıktı.

Sabahın keskin soğuğu uykusunu anında açarken kollarını birbirine sardı. Çıkmadan önce aldığı mont bile o an genci ısıtmamıştı. Esnemeye devam ederken etrafına bakındı. Dün gece hocalarının yaktığı ateş çoktan sönmüş, kendisi gibi erken kalkan birkaç öğrenci yeniden ateş yakmaya çalışıyordu.

Hyunjin ve Jisung'un daha uyanmayacağını bildiği için tek başına ilerledi lavaboların olduğu yere. Kendisi de bu kadar erken kalkan biri değildi ama dün yemekten sonra hemen uyuduğu için uykusunu çoktan almıştı.

Kamp alanın birkaç dakika uzağındaki alana geldiğinde günlük sabah işlerini halledip oradan ayrılmıştı. Uzaktan hala ateş yakmaya devam edenleri görünce hafifçe dudak büktü. Onları beklerse üşürdü, bu yüzden yürüyerek ısınmayı tercih etmişti.

Şu aralar çok sık dinlediği bir şarkıyı sessizce mırıldanırken nereye gittiğini bilmeden yürümeye devam ediyordu. Her aklına yeni bir şeyler geldiğinde onları bastırmak için sesinin şiddetini arttırıyordu. Garip bir alışkanlıktı biliyordu ama düşünmesini engelliyordu en azından.

"Kargaların görevini sence de yeterince yerine getirmedin mi?"

Beklenmedik ses bir anda arkasından geldiğinde dalmış olan çocuk korkuyla yerinde sıçradı. Bu sırada iki gün önce yağmur yağdığı için oldukça ıslak olan toprak Felix'in ani hareketiyle gencin ayağının kaymasına neden olmuştu. Sarışın olan düşeceğini anladığında yaptığı tek şey yüzünü korumak olmuştu.

"Ah!"

Felix'i son anda yakalayan Changbin sarıldığı çocukla beraber yere düştüklerinde aşağı doğru yuvarlanmalarını engelleyen şey arkalarında kalan ağaca çarpmalarıydı. Siyah saçlı belinde hissettiği acıyla yüzünü buruşturdu. Felix'in korkak olduğunu en iyi kendisi bilirken sürekli bu ayrıntıyı unutuyor ve bir şekilde kendilerini bu halde buluyorlardı. Her kamp deneyiminde...

"Changbin iyi misin?" diye endişeyle bağırdı Felix.

Hızla üstünden kalkıp genci kendisine doğru çekti. Korkuyla önce başının arkasına bakmış herhangi bir yara görmeyince derin bir nefes vermişti. Kaşında küçük bir kanama olduğunu fark ettiğinde ise panik hali geri gelmişti. Muhtemelen kendisini tutarken çarpışmışlardı.

"Felix sakin olur musun? İyiyim ben." dedi Changbin, ceplerinden telaşla bir şeyler çıkarmaya çalışıyordu Felix.

"Huyumu biliyorsun, yaklaşma diyorum sana arkamdan sessizce ama dinleyen kim." diye sinirle söylendi Felix.

Her zaman yanında peçete taşıma alışkanlığı yine işine yararken seri bir şekilde temiz peçeteyi gencin kaşına bastırdı. Hareketiyle Changbin yüzünü buruşturduğunda Felix'in eli titremişti. Küçüklerinden beri sürekli Felix yüzünden bir şekilde yaralanıyordu.

"Ama seni korkutmayınca eğlencesi çıkmıyor ki." dedi Changbin gülerek.

Felix alttan baktığı çocuğa göz devirdi. Kanamanın durduğuna emin olduktan sonra yavaşça uzaklaştı. Geri döndüklerinde yara bandı yapıştırsa yeterdi büyük ihtimalle.

"Arkanı dön, sırtına bakacağım." dedi Felix Changbin'den uzaklaşırken.

Siyah saçlı hızla itiraz etti. "Saçmalama Felix iyiyim dedim, gerek yok." diyerek ayağa kalkmaya çalıştı. Ama o an giren acıyla dudaklarından çıkan sızlanmaya engel olamamıştı.

High School| changlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin