Masanın üzerindeki dumanı çıkmaya devam eden kahveleri kontrol edip kafasını kantinin girişine çevirdi. Ve çok geçmeden beklediği beden içeri girdiğinde gördüğü yüzle gülümseyerek ayaklanmıştı.
"Günaydın bisküvi arası ballı lokumum." diyerek hala uyanamamış olan çocuğa doğru ilerledi.
Yeonjun birkaç saniye bekleyerek kapalı gözleriyle kimin konuştuğunu anlamaya çalışmış sonunda Wooyoung'u seçtiğinde nerede olduklarını umursamadan başını sevgilisinin omzuna yasladı.
"Çok uykum var Woo."
Wooyoung'un elleri uzun boylunun sırtında hafifçe gezerken bedenlerini az önce kalktığı masaya bıraktı. Ardından kendisini uykulu gözlerle izleyen çocuğun burnuna hafifçe vurdu.
"Tüm gece oyundaydın değil mi? Uyu dedim sana o kadar." diyerek çatılı kaşlarıyla uzun boyluya baktı.
Yeonjun azar yediği için anında yüzü düşerken gözlerini yavaşça açıp kapadı. Wooyoung sevgilisinin tatlığına daha fazla dayanamamış, çoktan dudakları yukarı kıvrılarak bağımsızlığını ilan etmişti. Yeonjun da onunla birlikte gülümsemişti.
"Kahve aldım sana. İç, kendine gelirsin biraz." dedi Wooyoung.
Küçük bir çocuk gibi Yeonjun kendisine söyleneni yaparken Wooyoung hala genci izliyordu. Siyah saçlı sessizce kahvesinden bir yudum alıp bakışlarını geri kısa boylunun yüzüne çıkardı.
"Alışıyorum ama ben böyle." diye mırıldandı.
Kavga sonrası birbirlerine açıldıkları günden beri Wooyoung'un her an tüm ilgisi kendi üzerindeydi. Önceden yaptığı gibi evden alıp okula beraber geliyorlardı ya da aynı şekilde uyanması için kahve almaya devam ediyordu. Ama artık hiçbir şeyi gizlemeden, sadece onun için yaptığını belli ediyordu. Bakışları bile farklıydı gencin. Yeonjun onun gerçekten çabaladığını hissedebiliyordu.
"Alışacaksın tabii ki." diyerek anlık yükselmişti kısa boylu. "Çok uzun zamandır bugünlerin hayalini kuruyorum ben. Önceden arkadaşın olarak gördüğün için bir yerde durmak zorunda kalıyordum. Şu an sana böyle, tüm hissettiklerimle bakabilmek gerçekleşen en güzel hayalim Yeonjun. "
Uzun boylunun dudaklarında küçük bir tebessüm oldu. Ardından sessiz bir iç çekerek birkaç kişinin olduğu kantine baktı. Kimsenin odağında olmadıklarını görünce geri Wooyoung'a döndü. Yakınındaki yüzün dudaklarının kıvrımına hızlı bir öpücük kondurup kendini çekmişti.
Wooyoung yaşanılan olayı hafifçe büyümüş gözleri ile anlamaya çalışırken Yeonjun onun haline daha çok gülerken;
"Şu an bana böyle, tüm hissettiklerinle bakman da benim gerçekleşen en güzel hayalim." diyerek karşılık vermeyi de unutmamıştı.
***
Uykusun arasında çalan telefonunu üçüncü kez duymazlıktan gelip sarıldığı yorganıyla uyumaya devam etti. Bu sırada aynı melodi dördüncüye döndüğünde daha fazla dayanamayarak gözlerini araladı. Kafasındaki uyku bandını hafifçe yukarı çekip inatla çalmaya devam eden telefonuna uzandı.
Arayan kişiye bakmadan; "Efendim." demişti. Sesi uykulu olduğu için soğuktu.
Minho böyle bir açış beklemiyor olacak ki birkaç saniye ne diyeceğini unutmuş gibi konuşamamıştı. Ardından hafifçe öksürüp kendini topladı.
"Hyunjin?" demişti ama sarışına göre sesi daha yumuşaktı.
Yataktaki beden telefonun diğer ucundaki sesi hemen algılarken gözleri hızlıca açılıp neler olduğunu anlamaya çalıştı. Minho çıkan sesleri duymuş olacak ki pişmanlıkla yüzünü buruşturdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
High School| changlix
FanfictionChangbin ve Felix; onlar birbirinden ölesiye nefret eden çocukluk arkadaşıydılar. Yan çiftler: Hyunho, Chanmin, Woojun (Wooyoung ve Yeonjun)