Bölüm 4

910 70 26
                                    

Uzun zamandır bölüm yayınlamadığım için uzun tuttum bir de yetiştirebilmek için kontrol etmeden attım, yazım hatam varsa şimdiden üzgünüm 🥺

İyi okumalar♡

***

Elindeki topu döndürerek parka girdiğinde sahanın dolu olmasını görmesiyle genç basketçinin kaşları hafifçe çatıldı. Hafta sonu alan kendilerine ait olurdu ve bunu çevredeki herkes bilirdi. Anlaşılan bu çocuk yeni gelmişti.


"Hey!" diye seslendi Minho, topunu kolunun altına sıkıştırıp gencin kendisine dönmesini bekledi.

Arkası dönük beden, duyduğu sesle refleks olarak başını arkaya çevirmişti. Önüne düşen uzun sarı saçlarını geriye atıp kimin bağırdığını seçmeye çalıştı.

"Bana mı seslendiniz?" diye sordu uzun boylu. Karşısındaki çocuk bıkkın bir ifadeyle başını salladığında kim olduğunu görebilmek için biraz daha yaklaşmıştı.

Minho'da onu taklit ederken, iki beden sahanın ortasında durmuş ve gördükleri yüzler karşısında şaşkınlıklarını gizleyememişlerdi.

"Seni tanıyorum ben."

Aynı anda konuştuklarında bu sefer sarı saçlı daha önce atıldı.

"Jisung ve Felix'in arkadaşısın değil mi? Adın şeydi..."

"Minho." düşünmesine izin vermeden, soğuk bir ifadeyle ismini söylerken hafifçe başını salladı sarı saçlı.

"Ben de Hyunjin. Tanıştığıma memnun oldum." diye mırıldandı, fakat onun sormamış olmamasına bozulmuştu. Bu kadar kaba olmak zorunda değildi Hyunjin'e göre.

Minho hala tepkisiz bir şekilde karşısındaki çocuğa bakmaya devam ederken Hyunjin bakışlarını etrafta gezdiriyordu. Bir şeyler söyleme sırası artık onda olmalıydı.

"Gitmeyi düşünüyor musun ?" dedi Minho, eşyalarını Hyunjin'in yanına bırakmıştı.

"Ne?" En son beklediği cümle bu olurken Minho sarışının şaşırmış haline göz devirdi.

"Hafta sonları saha arkadaşlarımla bizim mekanımızdır. Uza diyorum yani kısaca." diyerek önündeki bedeni hafifçe kapıya doğru itelemişti Minho.

Hayatı boyunca bir kez bile böyle muamele görmeyen Hyunjin, şaşkınlıkla yeni tanıştığı bu çocuğun ne yaptığını anlamaya çalıştı.

"Yalnız burası halka açık bir yer. İstediğim zaman oynarım sen karar veremezsin." diye mırıldandı, fakat Minho konuşan çocuğa cevap vermeden ısınmaya başlamıştı.

Hyunjin güne oldukça pozitif ve mutlu başlamışken iki dakikada sinirini bozan bu çocuğa kesinlikle istediğini vermeyecekti.

"Maç yapalım o zaman." diyerek koşan bedenin yolunun kesti Hyunjin. "Kazanan sahayı alır ve diğerinin gidip gitmeyeceğine karar verir."

Sarışının sözleri sonunda Minho'nun dikkatini çekmiş olacak ki yerdeki bakışlarını yüzüne çıkarmıştı. Ellerini eşofmanın cebine koyup olduğu yerde hafifçe yaylandı Minho. Yüzündeki alay dolu ifade Hyunjin'in canını sıksa da geri adım atmadı.

"Tamam." dedi, genç basketçinin ifadesi bir anda ciddileşmişti.

Hyunjin'in omzuna çarpıp potaya doğru ilerlerken sarı saçlı daha şimdiden yaptığı anlaşma için pişman olmuştu. Buradan canlı çıkmak için elinden gelen tek şey dua etmekti ve onun için sanki biraz geç kalmıştı.

High School| changlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin