İlk ders çoktan bitmiş, ikinci ders için zilin çalmasını beklerken Felix sağ çaprazındaki boş masalara baktı.
"Niye yok bunlar?" diye sordu yanındaki uyuklayan bedene.
Sorunun sahibi, arkadaşının kimden bahsettiğini anlamak için başını yasladığı sıradan kaldırdı. Uykulu gözlerle boş üç sıra sayıp geri yatmıştı.
"Ne oldu çok mu özledin yer cüceni?"
Gülüşüne karşılık omzuna sert bir yumruk alsa da Jisung umursamadı. Dün tüm gece oyundaydı ve eksik uykusunu tamamlamak için fizik dersi harika bir seçenekti.
"Şöyle imalar yapma diye kaç defa diyeceğim sana." diye mırıldandı Felix. Ses tonundan gerçekten sinirlendiği anlaşılıyordu.
"Büyük aşklar nefretle başlar adlı bir kurgudayız sandım da kusura bakma kanka."
Arkadaşıyla uğraşmaktan bıkan Felix sadece göz devirmişti.
"Uyu Jisung ve lütfen sakın uyanma." diyerek sıradan kalktı. Başından beri amacı zaten bu olan arkadaşının daha sınıftan çıkmadan rüya alemine geçiş yaptığına emindi.
Zilin çalmasına iki dakikadan az kala kantine inmek mantıklı bir karar olmasa da bulduğu herhangi bir boş masaya yerleşti. Dün abisiyle yaşadıkları tartışma sonrası sabah karşılaşmamak için erkenden evden çıkmıştı. Çünkü biliyordu ki büyük olan, okul yolu boyunca Changbin'den özür dilemesi için ısrar etmeye devam edecekti.
Çalan zilin ardından kantin iyice boşaldığında Felix de ayağa kalktı. Jisung ve kendisi için bir şeyler söyledikten sonra siparişlerinin hazırlanmasını beklerken kafasını koridora çevirdi. Bu sırada Changbin okuldan içeri girmiş, aceleyle idari kata yönelmişti. Üstünde okul kıyafeti olmaması dikkatini çekse de umursamadı.
"Umarım bu sefer gerçekten okuldan atılmıştır." diye mırıldandı kendi kendine ve ihtimali bile sarışını gülümsetmişti.
Siparişlerini aldıktan sonra ekstra bir yavaşlıkla sınıfa doğru ilerledi. Amaç sadece olabildiğince fizik dersinden kaçmaktı.
Jisung için söylediği tostundan bir ısırık alırken duyduğu gürültüyle refleksle başını sesin geldiği yöne çevirmişti. Seungmin elindeki ağır kitaplarına rağmen hızla koşuyordu. Anlaşılan bugün kendisi dışında herkesin fazla acelesi vardı. Fakat sarışını Seungmin'in okula geç kalmasından çok şu an koridorun ortasında Seungmin'in yolunu kesip onunla konuşmaya başlayan Changbin şaşırtmıştı.
"Bunlar ne alaka lan?" kırmızı kıyafetlerinin içindeki küçük şeytanı aklından geçenleri dile getirdiğinde yandaşı neyden bahsettiğini anlamak için hafifçe kafasını kaldırdı.
"Konuşuyorlar işte." dedi, beyaz kıyafetindeki süt lekesine baktıktan sonra alayla gülmüştü. "Ah tabii senin pek alışık olmaman normal."
Kafasının içinde kavga etmeye başlayan ikiliyi hızlıca kovup önündeki görüntüye odaklandı Felix. Changbin gülümseyerek elini Seungmin'in omzuna koymuş ve bir şeyler söyledikten sonra yanından ayrılmıştı. Changbin'in gidişiyle Seungmin'de önüne dönerken merdivenlerin başında gördüğü çocukla şaşırmıştı.
"Felix?" diye mırıldandı uzun boylu. "Ne yapıyorsun burada, ders başlamadı mı?"
Sarı saçlı yakalanmanın verdiği utançla hafifçe yerinde kıpırdandı. En azından Changbin görmedi diye içinden teselli etti kendisini.
"Jisung açım diye ağladı da ona bir şeyler almıştım." diyerek önemsiz olduğunu belirten bir havayla elini boşluğa salladı.
Seungmin hızla ikna olup gülümseyerek başıyla onaylamıştı sınıf arkadaşını. Ardından başka bir şey demeden Felix'in yanına gelerek beraber boş koridorda yürümeye başladılar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
High School| changlix
FanficChangbin ve Felix; onlar birbirinden ölesiye nefret eden çocukluk arkadaşıydılar. Yan çiftler: Hyunho, Chanmin, Woojun (Wooyoung ve Yeonjun)