Zil sesinin duyulmasıyla tüm öğrenciler ellerini kağıttan çekip hocalarının sınav kağıdını toplamasını beklediler. Sınavı iyi geçenler hemen kendi aralarında konuşmaya dalmışlar, diğerleri ise bir an önce teneffüse çıkmanın derdindeydi.
"Geçmiş olsun çocuklar. Haftaya derse kadar okumuş olurum büyük ihtimalle."
Coğrafya hocasının sınıftan ayrılmasıyla herkes sırasından kalkıp kantine gitmek için kapıya doğru ilerledi.
"Nasıldı sınav?" diye soran arkadaşına hafifçe omuz silkti sarışın olan.
"Diğerleri gibi." demişti sadece.
Jisung arkadaşının sınav haftaları huysuz olduğunu bildiği için üstüne gitmezken birlikte sessizce koridorda yürümeye devam ettiler. Bu sırada Changbin'in grubu gülerek diğer sınıftan çıkmış, ikili kısa bir süreliğine göz göze gelmişlerdi. Bakışlarını kaçıran ilk Felix olurken onu izleyen Changbin'de aynı şekildeydi.
Changbin ile en son kendisini eve bıraktığında konuşmuştu sarışın olan. Bu sırada Changbin'in kolu iyileşmiş, okula dönmüştü. Sınav haftaları başladığı için herkes bir koşuşturmaca içindeydi özellikle Felix bunu çok abartmıştı. Ders aralarında dahi ders çalışıyor kimse ile konuşmuyordu. Onu ilk defa böyle gören arkadaşları ise bu durumu garipsiyorlardı.
"Sonunda yarın bitiyor sınav haftası. Bir hafta yatacağım derslerde, dokunanı döverim." demişti Minho.
Önlerinden giden grup kendi aralarında konuşurlarken Minho'ya Changbin katılmıştı.
"İngilizce sınavını en sona koymuşlar. Normalde zaten yapamıyorum haftanın son sınavı olunca iyice kötü oluyor. Kesin kalacağım yine."
Siyah saçlının İngilizce dersine olan isyanını ilk dinleyişleri değildi. Herkes gibi onun da anlaşamadığı bir ders vardı. Ortaokulda Felix ile çalışarak geçiyordu dersi ama lisede bu pek mümkün değildi onlar için.
Felix kadar Jisung da tüm muhabbeti duyarken arkadaşına sormadan kalabalığa dalmıştı. Bir yerden artık başlaması gerekiyordu.
"Felix sana yardım etsin kanka." diyerek sanki çok normal bir şey söylemiş gibi kafasını arkaya çevirip gülümsemişti. "Edersin değil mi lix?"
Sarışın olan abartılı bir tepki vermemek için kendini sıksa da Changbin onun rahatsız olduğunu hemen anlamıştı. Bir haftanın sonunda kurdukları ilk iletişim bile Jisung sayesinde olması ilişkilerinin ne kadar kötüye gittiğini kanıtlıyor gibiydi.
"Felix tüm gece kütüphanedeydi zaten bu hafta. Yeterince yoruldu bir de benle uğraşmasın." diye yanıtladı Jisung'un sorusunu.
"Kütüphanede olduğumuzu nereden biliyordu?" diye ortaya atılan melekle şeytan hafifçe yüzünü buruşturdu. Gözlerinden kalp çıkıyordu resmen.
Sarı saçlı sessizce yutkunup elindeki defteri sıktı farkında olmadan. Arkadaşlarına hiç kütüphanede çalıştığını söylememişti. Changbin ile bu süreçte konuşamadıklarını düşününce de bu ayrıntıyı bilmesi imkansızdı.
"Abime mi sordu acaba?" diye geçirdi içinden ama böyle bir şeyi büyük olan kendisine söylerdi.
"İhtiyacın varsa yardım edebilirim. Sorun değil benim için." derken bulmuştu kendisini.
Changbin kadar kendisi de şaşırmıştı cümlesine. Onaylamayı beklemiyordu.
"Oldu bu iş!" diyerek el çırpan Wooyoung ve Jisung ikilisi bile o an umurlarında değildi.
Koridorun ortasında birbirlerine bakarken o an akıllarından geçen tek şey aynı odada yalnız kalacak olmalarıydı. Ve ikisi de henüz buna hazır değillerdi. Muhtemelen gecenin sonu her zamanki gibi kavgayla bitecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
High School| changlix
FanfictionChangbin ve Felix; onlar birbirinden ölesiye nefret eden çocukluk arkadaşıydılar. Yan çiftler: Hyunho, Chanmin, Woojun (Wooyoung ve Yeonjun)