12.Bölüm.

209 54 36
                                    

Bölüm şarkıları;

AliFiru- İhtilal

Zakkum- Gökyüzünde

Can Kazaz- Bunca yıl

"Zaman sadece sayılardan ibaretti oysa ki bize lazım olan şey sadece zaman'ın içinde gizlenen insanlardı."


Hisler donuk bir şekilde etrafta  dolaşıp duruyordu, yüzlerde ki maskeler insanların gerçek ifadelerini saklıyordu. Zaman kavramını yitirmiş  kum saati kendini ne kadar ters çevirirse çevirsin zamanı elinden düşürüp kaybetmişti. 

Düşünceler sustu, maskeler düştü.

Önce usulca korku bedenimi ele geçirdi yavaş ve sakince damarlarımda gezinirken bir yandan ise yüzüme ifadesini yavaşça yerleştirip kendini net bir şekilde belli etti. Korku dolu gözlerim kutunun içinde dönüp dolaşırken aldığım nefesler ciğerlerimi deşip geçmiş ve dudaklarımın arasına zar zor tırmanıyordu.

Kutunun içinde ki not gözüme çarptı, büyük harfler ile yazılan kağıt parçası parmakların arasında öylece dururken kenarlarına kanlar bulaşmıştı.

Çoğu gider, azı kalır yanındakilerle seninle birlikte biter, senden eksildiğinde kullanırsın, MUTLU YILLAR.

"Siktir." Elini belime yerleştirip beni kendine doğru çevirdi, bakışları kutuya çevrildiğinde yüzüne oturan şaşkınlıkla ile kala kaldı. Bakışları donuklaştı, nefesi hızlandı,  yüzünün çehresi sertleşti. 

"Parti bitti dağılın."  Tuğcan, anlamdıramadığım ses tonu ile bağırırken kalabalıktan hiç bir şekilde tepki gelmemişti, hepsi korkuyla bir bana bir de kutuya bakıyordu. İnsanların bakışlarını görmemek için başımı göğsüne yaslayıp gözlerimi sıkıca kapattım. Bir eli belimde sıkıca dururken, diğer elini ise saçlarıma koyup kendine bastırmıştı.

"Bu ne demek oluyor?" Tuğcan endişeli sesi ile sesini yükselttiğinde nefesimi tuttum.

Ne diyecektim ki? Manyağın teki ailemi öldürüp yetinemedi şimdi beni istiyor bu parmakları da kimin olduğunu bilmediğim halde bana hediye olarak yolladı.

Yok canım biraz daha mantıklı konuşursan kabul edilebilir belki?

Başımı göğsünden çekip boğazımı temizledim. Titreyen ellerim göğsünün üzerinde öylece dururken, bakışlarını kutudan ayırmıyordu.

"Abi bu ne demek?" Eren kutunun yanında dikilmiş bize bakarken, titreyen dudaklarımı aralayıp derin nefes aldım. Her an ağlamaya hazır bedenim korkuyla bakışlarını kutunun üzerine yerleştirdi, ne yapacağını bilmez halde yutkundum, sertçe.

"Gel benimle." Elini elime geçirdiğinde kendiliğinden bağımsız parmaklarım, parmaklarına geçirmişti. Kutunun kapağını kapatıp arkasına döndü. " Kutuya dokunmayın. Çıkın dışarıya eğlencenize bakın. Eren, sende Emir'i ara gelsin çabuk."  Derken Tuğcan ne yapacağını bilmez halde başını iki yana sallayıp koltuğa oturdu.

"Sorun ne ise beraber çözeceğiz." dedi kendinden emin bir şekilde.

"Bana bak, bu senin inadın ile çözebileğin bir mesele değil. " Dediğinde kaşlarını çatmış Tuğcan'a bakıyordu.

"Buna sen mi karar verebiliyorsun?" Diyen Tuğcan'a baktım.  Gözlerinde ki sessizlik her şeyi açığa çıkarabilicek bir sıkıntıdaydı.

"Tuğcan bırak da ne yapacağını bilen birisi halletsin. " Çisem, titreyen ses tonuyla konuya dahil olduğunda Asel de yavaşça başını sallamıştı.

Yangının KülleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin