16.Bölüm

171 43 6
                                    


"Karanlığın ardında ki aydınlığın güzelliğine sahipken, nasıl olurda bu bataklıktan çıkamazdım ki?

Bölüm şarkısı,

Neyse; Yangın.

Zaman beni kayboluşlarımın içine alıp çevirmeye başladı, dönen gözlerim zamanın içinde kayboldu. İlk önce yavaşça savrulmaya başladım, ardından yarınıma hazırmış gibi kendimden emin bir şekilde ardıma baktım.

Kapı yavaşça açıldı ve aydınlık gözüktü. Yavaşça zamanın içinden sıyrıldım ve aralık olan kapıdan dışarıya çıktım, bedenimin uyuştuğunu hissettim, zoraki adımlar ile zaman'ın boşluğunda ilerlerken  ber an bir yere yığılacakmışım gibi hissediyordum.
Gözlerimi yavaşça araladım, yüzüme vuran güneş gözlerimin kısılmasına sebep olurken karnımda ki güçlü kol kaşlarımın hafifçe çatılmasına sebep oldu, esneyerek gözlerimi bir kaç defa kırpıştırdım ve gözlerimi karnımda ki ele çevirdim, Zargo'nun sahipli eli karnımda ki yerinde dururken ensemde ki düzenli nefes alıp verişlerini hissedebiliyordum.

Yavaşça elini tutup kaldırdım ve ona doğru döndüm, bundan memnun olmamış gibi bir kaç homurtu çıkarıp elini belime koydu ve beni iyice kendine çekti, elimi omzuna yerleştirip yüzünü izlemeye başladım, düz çizgi halinde ki dudakları bu halde bile dolgunken, uyuduğun dolayı fazlasıyla şişmişti. O an doyasıya öylesine öpmek istedim o dudakları, sıkı sıkı sarılıp kokusunu içime çekmek istedim. Yüzümü yüzüne hafifçe yaklaştırdım, düzenli alıp verdiği nefesler yüzüme çarparken gülümsedim, ne olmuşta da ben bu adam'a bu denli çekilmiştim?

"Böyle olmak zorunda mıydı?" Diye fısıldadım kendi kendime, elimi omuzundan çekip yavaşça yanağına yerleştirdim ve hafifçe okşadım.

Göz kapakları titredi, kirpikleri kırpıştırdı ve gözlerini yavaşça araladı. Esneyerek bana baktığında, gözlerinde ki durgunluk bir kaç saniye sonra parlamaya döndü, ve dudağının kenarı kıvrıldı. Hızla elimi yanağından çekip tekrardan omuzlarına yerleştirdim.

"Günaydın." Diye mırıldandı, sesinde uyku mahmurluğu vardı.

"Günaydın." Dedim sadece dudaklarımı oynatarak.

"Ağrın var mı?" Diye sordu, beni yavaşça göğsüne çekerken. Başımı iki yana salladım ve bana açtığı yere sığındım. Eli saçlarımı buldu ve yavaşça okşmaya başladı, saçlarımı kesik kesik öptü ve derince kokumu içine çektiğini hissettim.

"Mirkan.." Diye mırıldandım, ona belki de ismiyle ilk hitâp ettiğim gün bugündü, dudaklarımı aralayacağım sırada belimde ki elini bastırdı ve beni susturdu.

"Gözünü seveyim, keyfimi kaçırma sus da biraz daha uyu." Derken bir yandan yorgan ile iyice üzerimi örtmeye çalışıyordu.

Homurdanarak gözlerimi kapattım ve burnumu göğsüne sürttüm, bu hareketim altımda ki bedenin kas katı kesilmesine sebep olurken sırıttım, homurdandı ve beni iyice göğsüne bastırdı.

İçine sokmak ister gibi bir hali vardı..

Saçlarımda gezinen parmakları beni yavaşça uykuya itiyordu, çıplak teninde ki sıcaklık vücuduma buluşuyordu.Uyurken o kadar masum duruyordu du ki sanki karşımda Poyraz'a silah sıkan o değildi, sanki karşımda adamın elini matkapla delen o değildi.

"Ne oluyor bu aşağılık evde haağ?" Tuğcan'ın bağırması ile hızla doğruldum, anında şaşkınlıkla kalkan kaşlarım  kendine lanet etti.

"Sikerim böyle işi." Zargo homurdanarak doğruldu.

Kapı sertçe açıldığında içeriye giren Tuğcan ve Emir'e baktım, ikisi de şaşkınlıkla yatakta rahatça oturan Zargo ve korkuyla onu izleyen bana bakıyorlardı.

Yangının KülleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin