10.Bölüm.

283 52 12
                                    


"Hissettiğim duygular bana evim gibi hissettirirken, bunları hissettiren insan neden bana böyleydi?"

Bölüm şarkısı;

Can Ozan- toprak yağmura.

İnsanlar sadece düşündüklerini dile getirdiği zaman cesaretlerine yenilir ve bir şeyleri söyleme arzusuyla kendini yükseltirlerdi, ne istediğini bilmeyen insanlar ise her şeyden bir bahane çıkarır, söylemek istediklerini sesli bir şekilde ortaya dökemezdi.

Karşımda ki adam, kuşkulu gözlerle beni izlerken ,Zargo ise bomboş bakışlar ile ona bakıyordu.

İçimde ki merak duygusu tüm uzuvlarımda dolaşmaya başladı, etrafta ki sesler odağını kaybetmiş tek bir ses kilitlenmişti. Dinçer, ne diyeceğimi merak ettiği bakışlar ile beni izlerken kaşlarımı kaldırıp ona baktım.

"Neden bahsediyorsun?" dedim sorgulayıcı bir tavırla.

"Sen kime top diyorsun be." Asel'in çığlığı içerde ki yüksek sese rağmen içeriyi inlettiğinde kaşlarımı çattım, başımı çevirip kalabalığa baktım.

Tuğcan, boynunda ki zincir kolyeyi çıkarmış elinle tesbih sallar gibi sallarken, Çisem ise karşısında ki kızıl saçlı kız ile laf dalaşına giriyordu.

"Bir saniye." derken, Zargo'yu omuzlarından itekleyip yanlarına doğru ilerledim. Tuğcan elinde ki zinciri yere atıp Çisem'in tartıştığı kızın saçlarına yapışırken gözlerimi büyütüp adımlarımı hızlandım.

"Ay bu ne?" diye bağıran Tuğcan'ın elinde ki peruğa baktım. Korkuyla elinde ki peruğu kızın yüzüne atarken kahkaha atmaya başlamıştı."Kıız, gel kuoför paranı ben veririm, bu ne böyle?" diyen Tuğcan, kızın öfkeli gözlerini umursamadan gülmeye ve konuşmaya devam ediyordu.

"Seni gebertirim." diye bağıran kıza baktım, Tuğcan'a karşı bi atakta bulunacaktı ki hızla önüne geçip ona. baktım.

"Yavaş."

"Sende mi kaşınıyorsun, hayırdır?" Diye sorduğunda gülerek yüzüne baktım. Tuğcan omuzlarıma ellerini yerleştirip beni öne doğru ittirdiğinde homurdandım.

"Tut kızım onu hadi." dedi kulağıma fısıldayıp.

"Tuğcan kes sesini." diye tısladım.

"Evet kes sesini köpeği hırlamaya hazırlansın."

"Ayyynen gel ben sana hırlamayı göstereyim." Dedim gülerek, Kaşlarını kaldırıp yüzüme baktığında Tuğcan'ın kafasından çıkardığı peruk yüzünden kısa saçlarına daldırdım. Çığlığı içeride eko yaparken ellerini yüzüme doğru savurmaya başladı.

"Aslannım benim Perii bee." Tuğcan, neşeli sesiyle olduğu yerde tepinirken dans edenler, dans etmeyi bırakmış bizi izliyordu.

"Gel bende seni kaşıyayım." Yabancı ses kulaklarımı dolduğunda ellerimi kızın saçlarının arasından çekip arkamı döndüm.

1.90 boylarında iri kıyım olan adama baktım, öfkeyle Tuğcan'a bakarken yutkundum. Buna biz bile kafa tutamazdıık, bu salak nasıl tutsun?

"Ciddi anlamda kaşıyacaksan neden olmasın?" dediğinde sırıtarak vücudunu süzüyordu.

Şu çocuğa biri beyin naklinde bulunsun lütfen.

Tuğcan'ın gömleğinin yakalarından tuttuğu gibi havaya kaldırdığında gözlerimi büyüttüm, ayaklarını sallandırıyor bağırma başlamıştı.

"Ayy yardım edin, çiğ çiğ yiyecek bu herif beni." diye bağırırken elimi adamın omzuna koyup yüzüne baktım.

"Hop hop! anlaşarak da konuşabilirsiniz, bırak onu koca adam" dediğimde cümlenin sonunda ciddiyetimi kaybetmiş sırıtmaya başlamıştım.

Yangının KülleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin