14.Bölüm

409 36 0
                                    

      Asena Şahin'den

Saat geç olurken askeriyeye sivil kıyafetlerimi almam gerektiğini fark edip tugaya gittim. Odamdaki dolaptan kıyafetlerimi alıp tekrar otoparktaki arabamın yanına geldim. Diğer köşede Arda'nın da arabasına bindiğini gördüm. Ben de hemen arkasından çıkıp onu takip ettim. Takip etmek hayatımda en iyi yaptığım şeylerden sadece biri. Anka lakabını almadan önce bana Hayalet derlerdi. Yarı yolda durdu ve bir süre bekledi. Ne olduğunu anlamaya çalışırken bir anda u dönüşü yaptı. Ne kadar gitmemem gerekse de merakıma yenik düştüm. Aslında bu kadar meraklı bir insan değilimdir.

Uzun olmayan ama kısa da olmayan bir yoldan sonra büyük, üç katlı, kırık beyaz renginde, büyük bahçeli bir villanın önünde durdu. Arda anlamadığım bir şekilde kapının önünde baya bi bekledi. Sonunda içeri girdi.

2-3 saat oldu ama benim hala gidesim gelmiyor. En üst katın ışıkları kısa bir süre önce yanmaya başladı. Bütün evde beyaz perde olmasına rağmen en üst kattaki bütün odaların perdeleri siyah ve kalın. Işık da sızdırmıyor ama köşesi açık kaldığından görebiliyorum. Arabamın kapısını açıp dışarı çıktım. Bahçe kapısına doğru ilerleyip tam önüne gelince durdum. Kapının anahtarlı olmayan kilidini yavaşça kaldırıp içeri girdim. Büyük bahçeyi atlatıp açıklayamadığım ama krem rengine yakın kapının önünde durdum. Zili çaldıktan az sonra Arda kapıyı açtı. Ne işin var burada dercesine baktı ve bakmakla kalmayıp dile de getirdi.

"Ne işin var burada? Nereden buldun burayı?!" Yavaş Binbaşı motorun soğusun.

"Bulmak o kadar zor olmadı. Lojmana giderken yarı yolda döndüğünü görünce merak ettim ve tahmin ettiğin üzere merakıma yenik düşüp takip de ettim."

"Takip ettin?! Farkında mısın bilmiyorum ama bugün emir komutanın bende olduğu bir time katıldın." Ba ba ba ba tehdit ha? Hem de açık tehdit.

"İçeri davet etmeyecek misiniz KOMUTANIM?"

"Hayır!" Kapıyı yüzüme mi kapattı az önce o? Benim inadım senin inadını döver komutan!

Kapının zilini milyar kez çaldım. Sonunda çıldırmış bir şekilde açtı kapıyı. Zafer!

"NE VAR ASENA?" Anlaşıldı, baya sinirlenmiş ama sorun yok.

"Sakin Binbaşım! Artık içeri girebilir miyim?" Sinirle burnundan ejderha gibi soluyup kenara çekildi.

"Geç Allah'ın belası, geç!" Ehe zafer smile. Kapıdan içeri girince beni karşılayan, bir şelalesi eksik olan hole baktım.

"Hay maşallah bu ne be?"

"Ev!" Hadi yaaa. Biz bilmiyorduk zaten, odunun yontulmamış hali.

"Yukarıda ne var?" dedim elimle merdivenleri işaret ederek. Sonuçta koskocaman ev, ay pardon şato.

"Meraklı Melahat. Yürü hadi evi gezdireyim bari."

Holden sonra gelen sonra gelen ve kesinlikle küçük(!) olan salonu da geçip merdivenlerden yukarı çıktık. Şaka maka dışardan bakınca bu kadar büyük olduğunu tahmin etmemiştim. Koridorun başından bütün odaların kapısını açıp bakmaya başladım. Sıradan şeyler canım. Misafir odası, banyo ve kesinlikle bir evde bulunması aşırı normal olan büyük bir spor odası. Tam elimi bir kapıya daha atıp açacakken bileğimi tuttu Arda. Ne oldu dercesine bakarken konuştu

"Oraya sakın dokunma! Her yere bakabilirsin ama orası olmaz."

"İyi! O zaman yukarıyı karıştırayım birazda." Sence ben sen bakma dedin diye bakmayacak mıyım? Tabii ki bakacağım.

Yukarı çıkınca bütün odaların kapılarının şifreli olduğunu gördüm. Bunlar ne be? Hazine mi saklıyorsun mübarek? Biraz daha ilerleyip ilk kapının önünde durdum. Kapılar sadece şifreli değilmiş, çelikmiş de!

TÜRK ASKERİ OLMAK (Ara Verildi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin