Cavin'i alıp Hakkari üssüne getirdik. Burada Milli İstihbarat Teşkilatının adamları ifadesini alıyorlar. Biz yarın döneceğiz Ankara'ya. Sonuçta bir gün daha iznimiz var ve bunu neden dinlenerek geçirelim ki burada çalışmak varken? Bazıları dalga geçtiğimizi düşünebilir ama hepimiz ciddiyiz. Her zaman ülkemiz için çalışmayı dinlenmeye tercih ederiz. Dinlendiğimiz her saniye daha çok insan ölüyor. Dinlendiğimiz her saniye ülkemizi batırmak için daha çok planlar yapılıyor. Birazdan 6 aylık check-up için hastaneye gideceğiz. Bu sefer de Hakkari'de yaptıralım dedik. Dönünce zamanımız olmayabilir. Beraber arabalara binip hastaneye gitmek üzere yola çıktık. Genel Kurmay Başkanının isteği üzerine Doktor Asena yapacak kontrolleri. Eskiden o da bizim gibi olan diğer timde komutanıymış. Ağır yaralanmalar sonucu diğer mesleği olan beyin cerrahlığını yapmaya karar vermiş. Hastanenin önüne gelince arabalardan indik. Timi kapının önünde gelmeden durdurdum.
"Doktor eski Binbaşı Asena Şahin. Yanına gidince tekmil verin!"
"Hadi be. Neden bırakmış?" Meraklı Melahat.
"Yüzbaşı Fatih, bize ne koçum. Ama çok merak ediyorsanız diğer özel timin eski komutanı, askeri doktormuş ağır yaralanınca askerliği bırakmak zorunda kalmış. Hazır buradayken gelelim dedim."
"Vay be acaba ne oldu?" Bu da diğer Melahat Üsteğmen Harun.
Onları beklemeden içeri girdim. Hemen arkamdan geldiler zaten. Doktor Asena'nın odasını sorup yanına gittik. Kapıyı çalıp içeri girdik. Önce ben sonra diğerleri içeri girdi. Söylediğim gibi hemen asker selamına geçip tekmil vermeye başladılar.
"Yüzbaşı Fatih Caner, Erzurum. Emret komutanım!"
"Üsteğmen Berkay Özkan, Balıkesir. Emret komutanım!"
"Üsteğmen Harun Örtücü, Kırşehir. Emret komutanım!"
"Teğmen Tarık Koçak, Isparta. Emret komutanım!"
"Binbaşı Arda Erkalan!" Tekmil gibi ama değil gibi de. Elimi uzattım selamlaşmak için. Elimi sıkıp o da kendini tanıttı.
"Eski Binbaşı Doktor Asena Şahin! Memnun oldum."
Uzun siyah saçlarını atkuyruğu yapmış, siyah bir gömlek ve siyah kot pantolon giymiş ve çok şık olmuştu. Siyak vans ayakkabıları ve gümüş rengi takıları vardı. Gerçekten de çok etkileyici bir kadın. Bir kağıda garip şeyler yazıp yerinden kalktı. Kapıyı açıp bir hemşire çağırıp yanımıza geldi. Kağıdı hemşireye verdi.
"Şimdi Cansu size testler için yardım edecek. Onu takip edin. Cansu testleri herkes eksiksiz olacak tamam mı?"
"Tabi hocam. Buyurun beni takip edin."
Hemşire ile odadan çıkıp birkaç teste girdik. Aklım hala Asena'daydı. Bir asker bu kadar güzel ve zarif olabilir mi? Tüm testler bittikten sonra hemşire bizi tekrar Asena'nın odasına yönlendirdi. İçeri girdik hep beraber. Hemşire ile bir şeyler konuştular ve hep beraber dışarı çıktık. Bize hastane kapısına kadar eşlik etti.
"Komutanım her şey için teşekkürler."
"Ne demek teğmen görevimiz!"
Biraz daha konuştuktan sonra arabalara binip üsse gittik. Ertesi gün Ankara'daki üsse geldiğimizde her zamanki gibi Genel Kurmay Başkanının emri ile Müsteşar Yardımcısı karşıladı bizi. Orada yaklaşık bir saat oyalanıp kamuflajlarımızı giydik. Kendi bel silahlarımızı da alıp tugaya gitmeye hazırlandık. Arabalara binip yol aldık. Yaklaşık 15 dakika sonra büyük kapının önümde durduk. Hepimiz asker kimliklerimizi çıkartıp nöbetçi erlere gösterdik. İçeri girip hemen odalara dağıldık. Ben ve Yüzbaşı Fatih kendi odalarımıza, geri kalanlar da timin ortak odasına geçti. 2 gündür biriken evrakları falan hallettikten sonra herkes tim odasında toplandı. Operasyon ve orada geçirdiğimiz dakikaların kritiğini yapıp lojmana gittik. İçeri girdikten sonra herkes kendi evine girdi. Ben de kendi evime geçtim.
Öyle böyle, operasyondan operasyona üç ayı daha geride bıraktık. Bugün tugaya gidince öğrendiğimize göre revire yeni bir askeri doktor gelecekmiş. Bugün yarın gelir diyorlar. Daha tuğgenerale sorma fırsatım olmadı. Timle birlikte otururken kapı çaldı.
"Er Hasan Gümüş, Kırıkkale. Emret Komutanım!"
"Rahat Hasan. Ne oldu?"
"Komutanım Tuğgeneral sizi çağırıyor!" Hayırdır inşallah.
"Tamam asker, çıkabilirsin." Hasan çıkıp kapıyı kapattı. Ben olduğum yere biraz daha yayıldım. Ardından kalkıp time baktım. Hemen odadan çıkıp koşar adımlarla Tuğgeneralin odasına gittim. Kapıyı çalıp içeri girdim.
"Binbaşı Arda Erkalan, Çanakkale. Emret komutanım!"
"Hoş geldin. Otur Arda." Oturmadım tabii ki. Bağıracağını bile bile her zamanki gibi oturmadım.
"OTUR BİNBAŞI. BU BİR EMİRDİR!"
"Emredersiniz komutanım!"
"Arda bugün yeni askeri doktor gelecek revire."
"Evet komutanım biliyorum. Sakıncası yoksa kim olduğunu sorabilir miyim?"
"Bin-" Generalin sözünü kesen kapının çalınması oldu. İçeri kimi girdiğini görmek için arkamı dönecekken general taktim etti.
"İyi insan lafın üstüne! Yeni askeri doktor Binbaşı Asena Şahin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TÜRK ASKERİ OLMAK (Ara Verildi)
AksiyonÇok ama çok kısa bir süreliğine ara verildi. Güncelleme: O çok kısa ara bir yıldan fazla oldu. Bu kadar bölüm yayınlayıp asla geri gönüş almadığım için kitabı bırakıyorum. Olur da belki bir gün devam ederim, kimse bilemez. İki Komando Binbaşı... As...