"Bu eğitimde bir ay boyunca berabersiniz! Eğitimi beraber yöneteceksiniz. Asıl emir komuta sende olacak Arda. Timin gibi olacaksınız artık. Yediğiniz içtiğiniz ayrı gitmeyecek, hep dip dibe olacaksınız." Ne? Harbi mi? Sevineyim mi üzüleyim mi bilemedim! Asena sevinmiş gibi. Sevindi mi o az önce?!
"Komutanım ama Asena revirde çalışıyor. Oraya kim bakacak?"
"Merak etme Binbaşım. Oraya yeni bir askeri doktor atanacak. Bir ay sonra da Asena sizin timin sağlıkçısı olacak." Ay bir dakika ikinci bir şok geliyor! Bundan sonra hep beraberiz demek bu.
"Hadi şimdi eğitim vermeye başlayın. Parkuru da maşallah adamları öldürmek için kurmuşsunuz! Eğitimden sonra bozmayın çaylaklar da denesin." Aslında adamları öldürmek gibi bir niyetim yoktu ama neyse...
Tuğgeneral gittikten sonra ben arkasından baka kalmışken yanımda bana doğru dönen bir beden hissetmemle ben de ona doğru döndüm. Asena yüzündeki hafif sahtelik sezdiğim şaşkınlık ifadesiyle bana bakıyordu. Ben ise içten içe mutlu olsam da bunu dışa vurmayıp şaşkınlıkla baktım.
"Az önce Tuğgeneral 'Timin gibi' derken ne kastetti?" Cevap vermemek için bahane loading...
"Biraz daha eğitime başlamazsak İtalyanlar üstümüze atlayacak!"
Saat gece 3 eğitim bitmedi, beklediğimiz gibi yarına kaldı ama biz bittik. Eğitim alan askerleri saat 11'e gelirken gönderdik ama biz hala burada ne yapıyoruz hiçbir fikrim yok. Asena'nın benim hemen yanımdaki yeni odası, timin ortak Harran ovası gibi olan odasındaki özel alanı, odanın içindeki mutfak kısmına kadın eli değsin diye yaptığı düzenlemeler derken saat daha erkenmiş canım. Ha tabii nasıl unuturum? Bir de yine timimize özel olan mühimmat odasının düzenine de karışmıştı. Daha time resmi olarak katılmasına bir ay varken hem de. Hadi mühimmat odasını zaten Asena gelince tekrar düzenleyip yeni malzemeler ekleyecektik ama bunun bu gün ve bu saate kadar olması şart mıydı? Şimdi ne yaptığımızı söyleyeyim mi size? Asena Hanım şimdi de benim o güzel ve büyük olan odamın neden bu kadar karışık olduğuna takmış. Size bir sır vereyim, benim odam hayatınızda görebileceğiniz en düzenli oda. Onu geçtim ben orayı sadece evrakları bırakmak ve geri almak için kullanıyorum. Dağıtmaya vaktim yok yani.
"Asena yetmez mi? Sabahtan beri koşturuyoruz zaten! Benim odama neden taktın ayrıca?" Bir de soruyorum ya. Sanki cevabını bilmiyorum. YETMEZ diyecek sonra da birkaç neden geveleyip işine kaldığı yerden devam edecek.
"YETMEZ! Hem fena mı oldu? Odan çok dağınıktı şimdi biraz daha iyi en azından. Sadece sen değil bütün tim çok dağınık. O mutfağın hali neydi öyle, ıyy!" Sen kain misin? Şunu da eklemek isterim ki biz o mutfakta her şey olmasına rağmen sadece kahve yapmak için kullanıyoruz. Asena bana birini hatırlattı aslında. Annemi...
Sonunda Asena tugayı birbirine katmayı bitirdiğinde saat çoktan 5 olmuştu ve askerler gelmeye başlamıştı. Dünden beri bir dakika oturup gözümü bile dinlendiremedim. Zaten mesleki deformasyon olarak yıllardır hiç derince bir uyku çekmedim, uyuyorum diye kendimi kandırıp sadece gözümü dinlendirdim. Türkiye'deki bütün emektar askerler böyledir. Hiçbiri doğru düzgün uyku çekemez, şehit olmadıkça...
Eğitime başladığımızda emir komutayı Asena'ya devrettim. Aklına çok güzel planları olduğunu ve eğitimi en güzel şekilde sonlandıracağını söyledi. Ben de bu günlük böyle olsun diye izin verdim. Size aklındaki güzel planı söyleyeyim mi? Herkesi arka arkaya parkurun başlangıç noktasına sıralayıp sırası gelen parkura girsin dedi. Parlak zeka yeminle. Biz bunu yapmayı bilmiyorduk sanki.
"Asena?"
"Arda?"
"Sen bu üşengeçlikle nasıl Polat timinin komutanı oldun? Gerçi dün sabaha kadar tugayda bizim timle ilgili ne varsa altını üstüne getirdin orası ayrı!"
"Üşengeçlik değil pratiklik o canım. Gördüğün gibi hepsi kazık kadar insanlar ve ne yapmaları gerektiklerini biliyorlar çünkü dün hepsine mala anlatır gibi anlattın." Pardon! Yerin dibine tünel var mı acaba? Az önce bana 'CANIM' diyen bir kadın tarafından ezildim de. Ama sıra bende ve gerçeklerde!
"Orası öyle ama onlar bizim ülkemize misafir olarak geliyorlar. Bizim de onlara bu zorlu eğitimler dışında Türk misafirperverliğini de göstermeliyiz. Sen başka bir ülkeye eğitime gitsen, seni parkurun başına koyup deseler ki sıran gelince parkura başla. Ne düşünürsün? Şahsen ben ne kadar umursamasam da biraz önemsenmemiş hissederim. Demek istediğim bizim onlara burada eğitim vermemiz bahane. Biz onlara Türkiye'nin yenilmez, ırkçılık yapmayan, misafirperver ve iyi bir ülke olduğunu gösteriyoruz. Ve en önemlisi buranın Büyük Komutan Mustafa Kemal Atatürk'ün ülkesi olduğunu göstermek görevimiz. Onlar buraya bir Binbaşı bizi parkurun başına koysun diye gelmediler. Onlar buraya GERÇEK bir eğitim alabilmek için geldiler. Evet, dün hepsine ne yapacaklarını mala anlatır gibi anlatmış olabilirim ama bu bugün onların başında durmamak için değildi." Asena gözlerini şaşkınlıkla açıp bana bakakaldı. Tabi ben yeni görüyorum çünkü konuşurken parkurdaki askerlere bakıyordum. Ona sanki zavallısın der gibi bakıp parkura ilerlemeye başladım yavaş yavaş. Gerçekten de böyle düşünmesi acınası ve zavallıcaydı.
"Tugaydaki her şeyi eski yerine koy! Benim ve timin odasından uzak dur. Oraları biz düzeltiriz. Time resmi olarak katılana kadar da o odalara ve mühimmat odasına girme! Git ne yapıyorsan kendi odana yap!"
Oy vermeyi unutmayın...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TÜRK ASKERİ OLMAK (Ara Verildi)
AcciónÇok ama çok kısa bir süreliğine ara verildi. Güncelleme: O çok kısa ara bir yıldan fazla oldu. Bu kadar bölüm yayınlayıp asla geri gönüş almadığım için kitabı bırakıyorum. Olur da belki bir gün devam ederim, kimse bilemez. İki Komando Binbaşı... As...