"Şeyy.... biz sana bakmaya gelmiştik ama şifreyi yanlış hatırladım sanırım." İmkansız! Asena'ya şifre söylenmiş olamaz, o revirde çalışıyor. Yani yanlış hatırlaması da imkansız. Ne çeviriyor bunlar?
Arkadan Tuğgeneral Selçuk bize doğru kendi kendine söylenerek gelmeye başladı. Boncuk boncuk terlemeye başladım. Ya Taner ve Asena hainse. Biz askeriz, her zaman en kötüsünü düşünmemiz gerekir.
"İyi ki gidin bi bakın dedim! Hemen yakalandınız mı?" Ne? Asenaları Tuğgeneral mi gönderdi? İçim bi rahatlamadı değil açıkçası.
"Komutanım dalgınlığımıza geldi şifreyi yanlış girdik. Yakalanmamak için giderken Arda dışarı çıktı ve bizi gördü." Komandosun sen ya! Yakalanmak ne demek?
Tuğgeneral biraz daha konuştuktan sonra gitti ve yanında Tarık'ı da götürdü. Geçen yıl Canavar Eğitimini Asena hazırladığı için beraber çalışın, daha çabuk biter dedi. Şimdi de oturmuş beraber eğitim sahalarının üstünde parkur hazırlıyoruz. Zaten bahçede bir parkur var. Ona eklemeler yapacağız, daha da zorlaştıracağız.
"Bence sondaki İtalyan çukurunun çıkışına ufak bir airsoft poligon kurabiliriz." Dedim parmağımın ucuyla fotoğraftaki parkuru göstererek. Biraz bakıp düşününce ona da mantıklı gelmiş olacak ki hafifçe kafasını sallayarak konuşmaya başladı.
"Mantıklı. Ama neden gerçek değil de airsoft poligon?"
"Eğer kendi askerlerimize verseydik eğitimi olabilirdi ama uluslararası eğitimde askerlerin zarar görmesini şansa bırakamayız. Zaten bizdeki airsoft tabancalar gerçeği ile aynı tepkileri verip tamamen aynı gözüküyorlar." Allah'ım nasıl akıllıyım ama!
"Mantıklı! Sonuçta parkurda yorulup hata yapabilirler. Bunu şansa bırakamayız."
Saat gece 2, biz hala eğitim planlarını bitirmeye çalışıyoruz. Çok az kaldı ama yarın ben tekrar üstünde çalışıp hataları düzelteceğim. Asena uyudu uyuyacak. Ben alışkınım uyumamaya. Hatta uyumanın zaman kaybı olduğunu düşünen nadir ve nefret edilen insanlardanım. Bir araştırmaya göre insanlar uyurken sadece 23:00 ile 2:00 arasında dinlenirlermiş. Yani fazlası zaman kaybı. Kafamı planlardan kaldırıp Asena'ya bakınca uyuduğunu gördüm.
Yüzünün üstüne düşen saçlarını çekmek için elimi uzatınca bir anda bileğimi tutup beni masaya yasladı ve boğazımı sıkmaya başladı. Çok güçlü olduğundan ve şu an kendimi savunabileceğim bir konumda olmadığımdan kurtulamadım. İsmini bağırarak seslenmeme rağmen uyanmadı. Uykusunda saldırmayı öğrenmiş bütün özel timlerdeki askerlerin yaptığı gibi .
"ASENA! ASENA UYAN!" Gözleri resmen siyaha döndü ve bir türlü uyanmıyor. Eğer biraz daha uyanmazsa gerçekten ölebilirim.
"ASENAAA!" Öksürmeye başladım. Nefes almakta gerçekten zorlanmaya başladım. Asena'nın uyandığını anladım boğazımdaki el gevşeyince.
"Arda, ben özür dilerim. Çok özür dilerim. Neden bana uyurken dokundun ki?" Öksürmelerimin arasında Asena'nın sorusuna uzun bir süre cevap veremedim. Kadında erkeklerde olmayan güç var be! Ölüyordum az daha! Hala öksürürken konuşabileceğimi düşünerek cevap verdim.
"NE YAPAYIM BE! UNUTTUM UYURKEN SALDIRABİLDİĞİNİ." Bana mahcupça bakarken ben hala nasıl ölümden döndüğümü düşünüyorum. Bir an dedim ki tamam, bu iş burada bitti. Hayatım film şeridi gibi gözümün önünden geçti. Daha önce de çok ölümden döndüm ama en korkuncu bu olabilir. Meslektaşın tarafından öldürülmek...
O geceyi ölmeden atlattık çok şükür. Zaten hemen sonra geç olduğu için odalarımıza gittik. Bu gün de birkaç ülkeden askerler gelecek. Onları bekliyoruz. Neymiş, karşılayacakmışız bir de üstüne üstlük tugayı tanıtacakmışım. Olduuu! Ben koskoca Komando Binbaşı. Özel Cehennem timinin komutanı! Hah çok komik. Neden ben ya? Başkası yok mu? Fatih gezdirsin! Hem ne kadar saçma, başka ülkeden gelen adama askeri üs mü gezdirilir. Oldu olacak saldırı planlarını da verin!
Sonunda iki helikopter indi ve hangi ülkeden geldikleri umurumda olmayan askerler indi! Gel sen bir de İngilizce konuşmakla uğraş güzelim Türkçe varken. Askerler bana doğru yaklaşırken diğer taraftan da Üsteğmen Harun yaklaştı. Kulağıma bir şeyler fısıldadı.
"Komutanım gelenler İtalya askeriymiş. Siz İtalyanca biliyordunuz, konuşmak istersiniz diye düşündüm." dedikten sonra hadi şimdi sen uğraş dur dercesine sırıtarak bana baktı. Pislik herif!
"Benvenuto in Turchia!"(Türkiye'ye hoş geldiniz)
"Bello trovare come stai?"(Hoş bulduk nasılsınız?)
"Sono peggiorato quando ti ho visto!"( Sizi görünce daha kötü oldum) Tabii ki sessiz söyledim. Bunlar ön yargı değil, mesleki deformasyon.
Oy vermeyi unutmayın...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TÜRK ASKERİ OLMAK (Ara Verildi)
AcciónÇok ama çok kısa bir süreliğine ara verildi. Güncelleme: O çok kısa ara bir yıldan fazla oldu. Bu kadar bölüm yayınlayıp asla geri gönüş almadığım için kitabı bırakıyorum. Olur da belki bir gün devam ederim, kimse bilemez. İki Komando Binbaşı... As...