IX. Ollimsani

16 2 24
                                    

Baek Hyun atın üzerindeki adama bakarken kılıcını yavaşça çekerek yaklaştı. Neden direkt kılıcına uzandığını bilmiyordu ama kendini güvene alma içgüdüsü olduğuna inanıyordu. Büyürken ne zaman bir yabancı ona yaklaşsa Chan Yeol'un kılıcını tutup önüne geçişini izlemişti.

Ses çıkarmış olmalıydı ki sinsice yaklaşma planı işe yaramadı. Adam atını ona doğru döndürürken kendi kılıcını çekmişti. Fakat kılıçlar fazla geçmeden aşağı inmişti.

"Byun! Sonunda! Bugün de gelmeseydin bir daha gelmeyecektim."

Baek Hyun derin bir nefes verirken kılıcını yerine soktu.

"Git gide daha da erkek gibi giyiniyorsun. Kaç kat giyindin de bu kadar cüsseli görünüyorsun, sorabilir miyim?"

Syrena gülmekle yetinerek atından atladı ve başlığını indirdi. Kılıcını yerleştirdi ve Baek Hyun'a doğru birkaç adım attı.

"Bir daha gelmeyeceksin sanıyordum."

"Dayanamadım. Burası bana huzur veriyor. Ayrıca seninle konuşmak güzeldi, sadece iki üç kez gerçekleşmiş olsa da."

"Üstelik fazlasıyla kısa sürmüşlerdi."

"Fark etmez. Güzeldi işte. Ama istemiyorsan gideyim."

"Hayır."

"Gerçi yine de gitmem gerekecek. Gün başlayalı çok oluyor ve geç kalmamalıyım."

"Bekle."

Baek Hyun hafif çatılı kaşlarıyla Syrena'ya bakarken Syrena da ne düşündüğünü anlayamadığından çattı kaşlarını. Baek Hyun ona biraz daha yaklaştı.

"Önceden konuştuklarımız üzerinde yeterince düşünmemiştim ama bir süredir düşünüyorum; konuşma şeklin, Aramun'dan korkup kaçman ve yıllardır incelediğim haritalar tek bir şeye işaret ediyor."

"Neye?"

"Haesulla'dan geldiğine. Zaten bir yabancı olduğun belliydi ama nereden olduğun hakkında kafa yormamıştım. Düşününce... Aramun'a kadar gelebileceğin en yakın yer Haesulla."

Syrena yavaşça yutkundu.

"Evet başka bir yerdenim ama uzun zamandır Alseom'da yaşıyorum."

"Yalan söylüyorsun. Sınır şehirlerden birinde olduğunu sandığını söylemiştin. Demek ki her seferinde dışarıdan geliyorsun. Asıl soru, Aramun'a kadar nasıl geldiğin."

"Kendi ağzınla söylüyorsun, gelemem. Çünkü zaten Alseom'dayım. Sadece..."

"Ne? Sadece ne? Madem ülkemizde yaşıyorsun, merkezinde olmak seni neden korkutuyor?"

Syrena nefes alış verişi hızlanırken iyice kaşlarını çattı.

"Çünkü seni çokbilmiş, buraya göç ederken izin almadık. Yaşadığımız ev bir köyün içinde bile değil. Ailemden uzaklaşabilmek için biraz yürüyor ve buraya geliyordum fakat merkeze girdiğimi bilmiyordum. Korktum."

"Nereden göç ettiniz?"

"Ne önemi var?"

"Ne önemi mi var? Yeomari olabilirsin ve ekmeğine yağ sürmek ancak son dileğim olur."

"Yeomari olsaydım ormanda takılmazdım Byun. Gider, insan içine karışırdım. Seninle karşılaştığımda seni öldürürdüm veya ağzından daha çok laf almaya çalışırdım. Fakat hatırlarsan, sen ne zaman bana bilgi verecek olsan seni susturdum. Keşke daha önceden söylediklerim hakkında düşünürken bunları da düşünseydin. Göründüğün kadar zeki değilsin anlaşılan."

KIZIL AYIN İNTİKAMIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin