Baek Hyun ve Sehun taht odasına girip hızlı adımlarla yan yana duran tahtlara doğru yürüdüler. Sehun babasının tahtına otururken Baek Hyun da annesininkine geçti. Her zaman böyle oturuyorlardı. Daha önce devlet adamlarıyla birlikte yaptıkları görüşmelerden birinde aralarından biri çıkıp Baek Hyun Zevher olmak üzere olduğundan tam tersi oturmaları gerektiğini söylemiş ama Baek Hyun ağzının payını vermişti. Tarihlerinin başından beri yöneticiler kadın erkek ayrımı olmadan yönetmişken, tahtları bile aynı şekil ve büyüklükteyken bunun bir önemi yoktu. Ayrıca soylarının onlara annelerinden geçtiğini hatırlatmayı da unutmamıştı.
Eğilerek bekleyen devlet görevlilerinin doğrulması için izin verirlerken ikisi de fazla ciddi duruyordu. Chan Yeol, Baek Hyun'un tarafında; Jung Seo da Sehun'un tarafında ayakta bekliyordu. Ayrıca Ollimsani Joon da tahtların arkasındaki duvarın hemen dibinde bekliyordu. Görüşmelerde konuşma hakkı olmasa da Ollimsani olarak içeride bulunabiliyordu.
"Bu kadar acil konuşmak istediğiniz nedir çok meraklıyım."
Sehun konuştuğunda iki sıra hâlinde bekleyen soylular bir süre birbirlerine baktı. En zenginlerinden biri olan Vali Sang Yub önce hafifçe eğilip ardından konuşmaya başladı.
"Fevder'lerim, ulakların son duyurusu bir süredir en çok konuşulan mesele."
Baek Hyun kaşlarını çattı. Ollimsani duyurusundan bahsediyorlardı. Yaklaşık bir hafta geçmişti üzerinden. Neyin bu kadar konuşulduğunu merak etmişti.
"Nedir bu durumu mesele hâline getiren vali?"
Baek Hyun sorduğunda soylular biraz daha gerilmişti. Hem çoğu konuşmaya korkuyordu hem de neyin sorun olduğunu bilmiyor oluşu hepsini şaşırtıyordu.
"Ben de meraklıyım doğrusu. Son üç yönetimdir görülmemiş olsa da sıra dışı bir durum değil. Her aşaması da eksiksiz gerçekleştirildi."
Sehun kardeşine destek olacak şekilde konuştuğunda bu soyluları daha da şaşırtmıştı. Bazıları bu konuşmayı yapmaya geldikleri için pişman olmaya da başlamıştı.
"Fevder'lerim, durum şu ki; böyle önemli bir mevkinin sıradan bir askere, özellikle de bir süredir zindanda tutulduğu duyulmuş bir askere verilmesi insanları geriyor."
"Hangi insanları Vali Sang? Halkı mı yoksa şu an önümde buraya geldiğine pişman görünen soyluları mı?"(BH)
Sang Yub soylulara kısa bir bakış atıp tekrar Baek Hyun'a döndü. Ama konuşmaya fırsat bulamadan Sehun sesini hafifçe yükselterek araya girmişti.
"Ya siz kimi isterdiniz? Asker Jang Joon Woo yerine kim olmalıydı?!"
Sehun'un güçlü sesi Sang Yub hariç tüm soyluların hafifçe eğilmesine neden olmuştu.
"Fevder'im biliyorsunuz, çoğumuzun bu göreve layık olan güçlü ve başarılı oğulları var. Onlar bu mevkiye getirilmiyorken ve Komutan Park Chan Yeol, niruhası olarak her zaman Baek Hyun Fevder'imizin yanında dururken bunun gerekliliğini anlayamadık."
Baek Hyun sinirle ayağa kalktığında Sang Yub hafifçe eğildi.
"Benim kararlarımı ve kimi seçtiğimi düşüneceğinize devlet işlerine odaklanın! Kışın ortasında tek derdinizin benim Ollimsani'm olması inanılır gibi değil! Ayrıca unutmayın ki Ollimsaniler zamanları ve fırsatları olmadığından evlenme ve çocuk yapma gibi düşüncelerden vazgeçmek zorunda kalıyorlar. Siz de soyunuzu devam ettirmek istediğinizden oğullarınızı Ollimsani olarak önüme sunmanız fazlasıyla büyük bir saçmalık! Şimdi, sabah sabah acilen toplandığınız bu görüşmede konuşacak başka bir konunuz yoksa gidin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIZIL AYIN İNTİKAMI
FanficPark Chan Yeol; liderlerinin, beraber büyüdüğü arkadaşlarının bedenlerinin yanışını izlerken yumruğunu sıktı. Kucağındaki bebek ağlamaya başladığında gözlerini ona çevirdi. Gözünden damlayan yaş bebeğin yanağına düştü ve onun yaşlarına karıştı. Park...