Bato: postacı.
__________________Syrena babası oturduktan sonra diğerleriyle birlikte sandalyesine oturdu. Ertesi gece yirminci yıl balosu olacağından bununla ilgili konuşmak adına aile yemeği yediklerini düşünüyordu. Başka sebep göremiyordu.
"Sizinle konuşmam gereken önemli meseleler var."
Min Seok konuya girdiğinde Esri Tia kaşlarını çattı. Normalde böyle bir durum varsa önce onunla konuşurdu.
"Biliyorsunuz yavaş yavaş sefere hazırlanıyoruz. Amacımız belli. Fakat tehlikeli olacağını da biliyoruz. Bu yüzden maalesef geç almış olduğum bir kararım var. Savaşa girmeden önce hepinizi evlendirmek istiyorum."
Syrena elindeki çatalı masaya düşürdüğünde Min Seok kısa bir bakış atmış ve devam etmişti.
"Evliliklerinizi biraz aceleye getirmiş olacağız fakat bir an önce çocuk sahibi olmanız ve tahtı güvene almamız için bu çok önemli."
Syrena nefesi sıkışıyormuş gibi hissederken annesine baktı. Annesi de en az onun kadar şaşkındı.
"Ne demek bu Min Seok? Çocuklarımın evlilikleri konusunda bana bile danışmadan aldığın kararın ayrıntılarını öğrenebilir miyim?"
"Min Dong ve Min Ji'nin düğün tarihleri zaten belli. Min So'nun düğünü en son, onu önümüzdeki kışa yetiştirecek şekilde hepsini hızlıca evlendireceğim. Yemekten önce Min Su ile konuştum ve bir süredir görüştüğü Revan'la evlenmek istediğinden emin oldum. Evlilik vakitlerini uzatmamak adına Min Ji ile düğünlerini ortak yapacağım."
Esri Tia'nın kaşları havalanırken Min Ji şok içinde babasına döndü.
"Ama baba-"
"Min Seok sen ne dediğinin farkında mısın? Bu kabul edilebilir değil. Kızların kendi günlerine sahip olmaya hakları var. Kendi düğünlerine ihtiyaçları var. Bu ülkede bir prensesin varabileceği tek zirve düğünleriyken birleştirip de paylaşmak zorunda kalmalarına izin vermem."
"Abartıyorsun."
"Abartıyor muyum?! Söylediklerimde doğru olmayan tek bir şey söyle bana!"
"Tia, zaten sen acele etmelerini istemedin diye gereğinden fazla beklettim evliliklerini. Daha fazla bekle-"
"Ben doydum. Size afiyet olsun."
Esri Tia mendilini masaya atarak kalkıp gittiğinde herkes şaşkındı. Annelerinden böyle tepkileri nadiren görürlerdi. Babalarının sinirle çenesini sıktığını da hepsi görebiliyordu. Min Seok karısının arkasından gitmek için aniden ayaklandığında Syrena hariç herkes kalkmıştı. Kral yemek salonunu terk ettiğinde Min Dae, Syrena'ya baktı.
"Min So saygısızlık seviyen boyunu aşıyor artık! Nasıl ayağa kalkmazsın?"
Syrena cevap vermedi. Gözleri büyümüş, masada tek bir noktaya bakıyordu. Babası evlilikleri hızlandıracağını söylediğinden beri o hâldeydi. Kış demişti. Bir senesi bile yoktu.
Min Dae'nin sözleriyle herkes Syrena'ya dönmüştü. Syrena'nın tepkisizliği Min Dong'un kaşlarını çatmasına neden oldu. Syrena'nın yanında oturan Min Su sandalyesine oturup elini koluna koydu.
"Syrena! İyi misin?"
Syrena'nın nefesleri hızlanmaya başladığında karşısında duran Min Jae masanın etrafından dolaşıp yanına gitti. Syrena hem hızlı hızlı nefes alıyordu hem de aldığı nefesler fazla kısaydı. Elini göğsüne koyarken Min Jae sandalyesini geri çekip önünde diz çöktü.
"Syrena. Sakin ol. Hadi, daha derin nefesler. Syrena."
Min Dong da yanına gelirken Min Su iyice endişelenmeye başlamıştı. Min Ji de endişeleniyordu ama dışarı yansıtmamaya çalışıyordu, yıllardır duygularını kendine saklıyor oluşu bunun bir alışkanlık hâline gelmesine neden olmuştu. Min Dae hâlâ ayakta dikiliyor öylece izliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIZIL AYIN İNTİKAMI
FanfictionPark Chan Yeol; liderlerinin, beraber büyüdüğü arkadaşlarının bedenlerinin yanışını izlerken yumruğunu sıktı. Kucağındaki bebek ağlamaya başladığında gözlerini ona çevirdi. Gözünden damlayan yaş bebeğin yanağına düştü ve onun yaşlarına karıştı. Park...