Min Jae kalabalığın arasından ilerleyip insanların alkışlayarak izlediği ve kendisinin saçmalıktan ibaret görse de halkın rahatlamasını sağladığı için hiçbir zaman sesli olarak eleştirmediği sokak eğlencelerinin etrafından dolaştı. Birkaç adım ilerdeki jubinolun arkasına doğru yürürken insanlar azalmıştı. Jubinolde çalışan kadınlardan birinin yanından geçerken kadın ona göz kırpsa da yüz vermedi. Tek bir amaçla gelmişti.
Jubinolün arkasında beklediği sıkıcı ve uzun bir zamanın ardından arkasından gelen tıkırtıyla hızlıca döndü.
"Prensim."
Dynasia etraftan duyulmayacak şekilde söyleyip eğilirken Min Jae de başıyla selam verdi.
"Gelmişsiniz."
"Aslında yer bilgisini görülmesi neredeyse imkansız bir yere yazmışsınız leydim. Neredeyse gelmeyecektim yani."
"Göreceğinizden şüphem yoktu, dikkatli birisiniz. Sadece gelmeye karar verip vermeyeceğiniz üzerine düşünüyordum."
"Yazdıklarınız... fazlasıyla açık ve şaşırtıcı olsa da hoştu ve ne diyeceğinizi merak ettim. Fakat bir kontun kızı olarak beni böyle bir yere davet edeceğinizi düşünmezdim."
"Burası ne sizin ne de benim tanınabileceğimiz bir yer. Sahibi de bir tanıdığım olduğu için rahat geldiğimi söyleyebilirim."
"Anladım."
Min Jae hâlâ merakla Dynasia'ya bakıyordu. Bu geç vakitte böyle bir yerde ne yapacakları hakkında hiçbir fikri yoktu.
"İçeri mi gireceğiz?"
"Evet. Yalnız... prensim, sizden bir ricam olacak."
"Dinliyorum."
"Sadece bu geceliğine, prens olduğunuzu, sorumluluklarınızı unutabilir misiniz?"
"İnanın bana, bazen bunu yapmayı her şeyden çok istiyorum."
"İnandığımdan şüpheniz olmasın."
"Fakat bu ricanızın nedenini sormak zorundayım. Kendimi ve ailemi tehlikeye atamam, anlayacağınızı düşünüyorum."
"Elbette. Ancak... sizin kadar olmasa da soylu olduğumu unutmayın. Benim de sizinkinden pek farkı olmayan sorumluluklarım var. Kadın olduğum için de dışarıda daha savunmasızım. Yani benim için güvenliyse, sizin için de öyle."
"Size nasıl güveneceğim peki?"
"Çoktan güvendiniz prensim, buraya kadar geldiniz."
Min Jae tek kaşını kaldırdı. Dynasia açık sözlü olduğunu göstermekten geri durmuyordu.
"Dediğim gibi, sahibi bir tanıdık. En küçük sorunda ilk olarak beni uyaracak."
"Peki o hâlde."
"Merak etmeyin, rahat edemezseniz hemen çıkacağız fakat sorumluluklarınızı unuttuğunuzu varsayarak bu gece hakkında kimseye bir şey söylememenizi rica ediyorum."
"Ağzım sıkıdır."
Dynasia memnuniyetle gülümseyip hafifçe yana çekildi ve kapıyı gösterdi.
"Prensim."
"Madem ben prens olduğumu unutuyorum, siz de unutun leydim."
Dynasia'nın gülümsemesi büyürken nasıl seslenmesi gerektiğini sordu.
"İsmimle."
"Bu kadarı biraz fazla olmaz mı?"
"Ben sorun görmüyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIZIL AYIN İNTİKAMI
Fiksi PenggemarPark Chan Yeol; liderlerinin, beraber büyüdüğü arkadaşlarının bedenlerinin yanışını izlerken yumruğunu sıktı. Kucağındaki bebek ağlamaya başladığında gözlerini ona çevirdi. Gözünden damlayan yaş bebeğin yanağına düştü ve onun yaşlarına karıştı. Park...