Baek Hyun atına atlayıp hızla uzaklaşırken Amalia arkasından bağırmıştı ama nafileydi. Baek Hyun anne ve babasının öldürülüşünü ayrıntılı dinlemişti ve fazla dolu hissediyordu. Yalnız kalmaya ihtiyacı vardı. Chan Yeol peşinden gitmek için atına binmeye kalkıştığında Amalia durdurdu.
"Bırak gitsin. Hem hâlâ yaralısın."
"Ya başına bir şey gelirse!"
"Chan Yeol! Büyüdü artık. Birçok gece habersiz gittiğini ve sapasağlam döndüğünü biliyorsun. Ne zaman canı sıkılsa yapıyor."
"Gece gidişlerinin çoğunda peşine adam gönderiyorum ama."
"Endişelendiğini biliyorum ama burada kimse bir şey yapmaz. Yapacak olsa bile kendini koruyabilecek durumda. Hem artık neyin ne olduğunu biliyor ve kaleden fazla uzaklaşmıyor."
Chan Yeol yeterince ikna olmasa da başını sallayıp yerine oturdu. Baek Hyun'a olanları anlatmak için geçmişi düşünmek onu yine mahvetmişti. Jun Myeon ve Kavya Diya'yı yaptıkları bir gezi sırasında kaybetmişlerdi. Chan Yeol'un sonradan bulduğu bir yeomari Kim Min Seok'a gezinin rotasını vermiş ve bir gece saldırıya uğramalarına neden olmuştu.
🛡🛡🛡🛡🛡🛡🛡🛡🛡
Kavya Diya bağrışmalara uyanırken Jun Myeon'un kalkmış ve giyiniyor olduğunu gördü. Hızlıca oğullarını kontrol ederken ne olduğunu sordu.
"Saldırı altındayız. Çocukları al, Jung Seo ve iki askerle daha gidin!"
Kavya Diya hızlıca kalkarken Sehun'u uyandırdı. Jun Myeon çadırı terk ederken Jung Seo içeri girdi. Sehun ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.
"Anne?"
"Şşş, korkma. Şimdi Jung Seo ve kardeşinle birlikte gitmeni istiyorum. Sonra yanınıza geleceğim, tamam mı?"
Kavya Diya sıkıca oğluna sarılırken Jung Seo daha yedi aylık olan Baek Hyun'u kucağına aldı. Kavya Diya kalkıp Baek Hyun'u da koklayarak öptü ve Jung Seo'ya baktı.
"Ne pahasına olursa olsun güvende tut onları."
"Emredersiniz."
Jung Seo çadırdan çıkıp bir askerin yardımıyla Baek Hyun'u kucağına bağladı. Sehun'u ata bindirdikten sonra arkasına oturdu ve iki askerle birlikte yola çıktı. Kavya Diya da ok takımını almış, bir süre arkalarından baktıktan sonra ağaçlara yerleşmiş askerlere ok atmaya başlamıştı. Durum kötü görünüyordu. Karşı tarafın daha kalabalık olduğu açıktı. Chan Yeol kendisi kadar güçlü görünen biriyle baş başaydı. Yixing ona aynı anda saldıran iki kişiye karşılık veriyordu. Jun Myeon da bir kişiyle uğraşıyordu. Kavya Diya gözlerini kısıp daha dikkatli baktığında eşinin karşısındakinin Kim Min Seok olduğunu fark etmişti. Şimdi her şey daha anlaşılırdı. Kim Min Seok'la yapılan son çarpışmadan döneli fazla olmamıştı. Baek Hyun doğduktan çok kısa bir süre sonra Kim Min Seok sınırdaki bir bölgeye giriş yapıp sorun çıkarmıştı ve Jun Myeon bölgeyi kurtarmak için küçük ama güçlü bir orduyla yürümüştü üzerine. Min Seok hâlâ bunun sinirini atlatamamış olmalıydı. Kinci bir adamdı.
Kavya Diya kocasına yardım etmek istiyordu ama önceliği uzaktan ok atan askerleri indirmekti. Oklarını ağaçlara yöneltti ve ıskalamadan askerleri indirmeye başladı.
Chan Yeol kılıcın bacağını sıyırmasını son anda engellerken karşısındakinin yüzüne baktı.
"Bir gün arkamdan saldıracağını düşünmezdim Kyung Soo. Hep karşı karşıya oluruz diye bekliyordum."
"Artık düşman değil miyiz? Düşman her şeyi yapar."
"Hiçbir zaman düşman olmak istemedim. Beni sen zorladın."
![](https://img.wattpad.com/cover/250267404-288-k383665.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIZIL AYIN İNTİKAMI
FanficPark Chan Yeol; liderlerinin, beraber büyüdüğü arkadaşlarının bedenlerinin yanışını izlerken yumruğunu sıktı. Kucağındaki bebek ağlamaya başladığında gözlerini ona çevirdi. Gözünden damlayan yaş bebeğin yanağına düştü ve onun yaşlarına karıştı. Park...