X. Prenses

26 2 18
                                    

Syrena eve giden uzun yolu aşmış ve odasına girer girmez pelerinini çıkarıp kendini yorganın altına atmıştı. Birkaç saniyenin ardından odasının kapısı açılmış ve iki hizmetçi içeri girmişti. Biri yatağa yaklaştı ve hafifçe eğildi.

"Prenses... uyanın lütfen. Babanız kral Kim Min Seok, sizi taht odasında bekliyor."

Syrena yavaşça doğrulup kaşlarını çatarak hizmetçiye baktı.

"Kral mı çağırıyor? Beni mi?"

"Evet."

"Anladım."

Syrena şaşkınlıkla yataktan kalkarken odadaki iki hizmetçi üzerindeki kıyafetlere şaşkınca bakıyordu.

"Ne bakıyorsunuz öyle? Böyle uyuyakalmışım. Çıkın."

İkisi de eğilip odayı terk ederken Syrena endişelenmeye başlamıştı. Babasının yüzünü uzun zamandır görmüyordu. Kral çocuklarıyla vakit geçiren türden bir kral değildi. Bir anda çağırması beklenmedikti. Daha fazla bekletip sinirlendirmemek için hızlıca üzerine sade bir elbise giyip uzun dalgalı saçlarını açtı ve önüne doğru saldı. Gösterişsiz taçlarından birini kafasına takıp hızla odadan ayrıldı. Taht odasına geldiğinde ismi anons edildi ve kral izin verdiğinde içeri girdi. Odanın ortasına kadar ilerleyip babasının önünde eğildi.

"Beni çağırmışsınız."

Syrena başını kaldırıp babasına baktığında oturduğu yerde kaşlarını çatmış hâlde görmüştü. En büyük abisi olan veliaht prens hemen yanında, ortanca abisi de onun yanında ayakta duruyorlardı. En büyük abisi sakin göründüğünden korkulacak bir şey yok gibiydi.

"Min So, biraz daha yaklaş."

Syrena derin bir nefes alıp birkaç adım ileri gitti. Babası bir anda ayağa kalkıp, yanına gelip bir de ellerini kollarına koyduğunda şaşkındı.

"Kızım, sağlığın yerinde mi?"

"E-evet baba. Sağ olun, çok düşünceli-"

"Madem sağlığın yerinde, neden nişanlın komutan Jin Young'tan onunla görüşmeyi reddettiğine dair duyumlar alıyorum?"

Syrena hiçbir şey diyememişti. Kendine kızmakla meşguldü. Babasından umudu keseli uzun zaman olmasına rağmen sağlığını kendisi merak ettiği için sorduğunu sanması kendi aptallığıydı. Min Seok ellerini arkasında birleştirip kaşlarını çattığında Syrena daha çok gerilmişti.

"Cevap bekliyorum. Evliliğin için biraz daha büyümeni bekliyoruz fakat bu nişanlınla görüşmeyeceğin anlamına gelmiyor. Yanında leydilerinle birlikte kendisiyle yürüyüşlere çıkmalı ve onu tanımalısın."

"B-ben... ben..."

"Kekelemeyi kes! Komutan Jin Young'la seni neden nişanlandırdığımı çok iyi biliyorsun! Ne ondan ne de ailesinden bir daha böyle şikayetler duymak istemiyorum! Senden bir şey bekleyende kabahat zaten! Ablan Min Ji olsa çoktan komutanın gönlünü ele geçirmişti! Gerçi ben onlara dedim... Min Ji'yle nişanlandırmayı teklif ettim ama komutan senden etkilenmiş. Bu fırsatı değerlendir Min So! Dua et seni uzak şehirlerden biriyle evlendirmiyorum!"

Syrena ağlamamak için büyük bir çaba harcarken dudaklarını birbirine bastırarak başını eğdi ve başını salladı. Bu nişan meselesi ortaya ilk çıktığında ve babası, ablasını önerdiğinde kabul etmeleri için gece boyu dua etmişti fakat Komutan Jin Young ondan vazgeçmemişti.

"Anladın mı?"

"Evet. Anladım kralım. Lütfen bu kusurumu bağışlayın. Bir daha olmayacağını temin ederim."

KIZIL AYIN İNTİKAMIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin