XIII. Yeomari

18 2 72
                                    

Syrena, saçları düzleştirilirken derin bir nefes verdi. Hem sıkılmıştı hem saç kökleri acıyordu. Bu durum cidden canını sıkmaya başlamıştı. Ama dayanmak zorundaydı. En azından bir gün daha. Balonun son gününe gelmişlerdi. İlk günü Jin Young yüzünden huzursuzca tamamlamıştı ve ikinci gün komutan gelemeyeceği haberini gönderdiğinde mutluluktan havaya uçmuştu. Ama bugün geleceğinden emindi. Bu nedenle uyanırken bile huzursuz uyanmıştı.

"Prenses, gerçekten inanılmaz bir güzelliğiniz var."

"Teşekkür ederim Yerin. Sen de çok güzelsin."

"Ah... lütfen..."

"Ret mi edeceksin?"

"Ne haddime prensesim."

Syrena hafifçe gülüp gözlerini Yerin'in yansımasından kendi yansımasına çevirdi. Lenin demirleri son kez saçlarından aşağı kaydırırken acıyla yüzünü buruşturdu. Hem saçının çekiliyor oluşu hem de sıcaklığın bazen köklere kadar çıkıyor olması fazlasıyla can yakıcıydı.

"Kusura bakmayın lütfen. İsteyerek olmadı."

"Önemli değil."

Lenin ve Yerin ikiz kardeşlerdi ve uzun zamandır Syrena'nın yanında çalışıyorlardı. Syrena'dan on yaş büyüklerdi ve her işini onlar görüyordu. Syrena onlara güveniyordu ama gizli kalması gereken şeyleri asla anlatmazdı. Çünkü bir gün bir sorun çıkarsa kralın veya kardeşlerinin ilk onları sorguya çekeceğini biliyordu. 

"Prensesim, kraliçemiz sizin için bir leydi daha istedi."

"Öyle mi? Neden?"

"Büyüdüğünüz için daha fazla işimiz olacağından hiçbir şeyin aksamasını istemiyor."

"Kim gelecek peki?"

"Sizin seçmenizi uygun gördü."

"Nereden?"

"Haremde eğitilmiş birçok genç kız var."

"Tamam. Büyük salona geçmeden önce gider seçeriz."

"Siz nasıl isterseniz."

"Annem bugün için elbise göndermiş olmalı."

"Evet. Yeşil elbisesini seçmiş sizin için. Gözlerinizle çok uyumlu olacak."

Syrena gülümseyerek kalktı. Yeşil giymeyi seviyordu. Yerin'in dediği gibi, gözleriyle güzel gidiyordu. Yeşil gözlerini de saçlarını sevdiği kadar seviyordu.

Giyindikten sonra tekrar oturdu ve Lenin arkasına geçip kulaklarının üzerinden biraz saç alıp arkasında ördü ve geri kalanı bıraktı. Elbisesine uygun zümrüt tacını da taktığında hazırdı. Ayağa kalkıp boy aynasında kendini inceledi ve Yerin ve Lenin'e arkasından gelmemesini söyleyip odadan çıktı. Ziyaret etmeyi amaçladığı yere geldiğinde odanın önündeki iki kız kapıyı açtı ve Syrena içeri girdi. Jong Dae ve Ava sevinçle koşarak yanına gelirken Jong In ve anneleri Saine ayağa kalkıp eğildiler. Syrena iki yanından sarılan çocukların saçlarını okşarken gözlerini Saine'e dikti.

"Hoş geldin Syrena abla!"(Jong Dae)

"Abla çok güzel olmuşsuuun! Keşke ben de senin gibi olabilsem."

Syrena gülümseyerek olduğu yerde çömelip Ava'nın yanağını okşadı.

"Tatlım, sen zaten dünyanın en güzel kızısın."

Ava mutlulukla gülerken Syrena da gülümseyip yanağını hafifçe çıktı.

"Canlarım, beni biraz annenizle yalnız bırakabilir misiniz?"

KIZIL AYIN İNTİKAMIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin