Elbette beni arayacaklardı. İki gündür ortalığı ayağa kaldırmamış olmaları bile şaşırtıcıydı.
Pat diye tanımadığım bir adamla gitmiş, kısa süre sonra geri döneceğimi söylemiş, fakat iki gün boyunca geri gelmemiştim.
Üstelik benden bir haber bile alamamışlardı.
"Chan hyung ve Seungmin. Beni merak etmiş olmalılar."
Beni başıyla onayladıktan sonra tekrar Minho'ya döndü.
"İnsanlara bir süre sokağa çıkma yasağı vermişler. Soysuzların beslenmek için ölümlüleri olmayacak. Hayvanları öldürmeye başlayacaklar. Biz bu süreçte avlanmaya çıkamayız gibi duruyor Minho."
Minho tam konuşacakken Yunho ondan önce davrandı.
"Çocuğu evine yolla Minho. Polislere vampirlerin elinde olmadığını ve halkın güvende olduğunu söylesin. Yoksa bu iş uzayacak."
"Hwang burda kalacak Yunho hyung. İnsanları sonsuza kadar evde tutamazlar. Olaylar şimdi sıcak. Biraz zaman geçince arkadaşlarına iyi olduğunu haber veririz ve sorun biter. Şimdilik stoklardaki kanları sadece karnımızı doyuracak kadar içelim. Ben sizden daha fazla dayanıyorum açlığa. Çoğunu siz tüketin."
Yunho sinirle onun kolunu tuttu ve bir iki adım uzaklaştırdı. Muhtemelen ben duymayayım diyeydi ama duyuyordum. Belki de duyabileceğimin de farkındaydı, bilmiyorum.
"Neden onu burada tutuyorsun Minho!? Amacın ne senin!? Fiziksel olarak oldukça farklı olduklarını kendi gözümle görmesem onu Jisung'a benzettiğini düşüneceğim!"
Kolunu Yunho'dan sinirle ayırdığında korkudan sıçramıştım. Yanımdaki Mingi korkmuştan çok gerilmişe benziyordu. Aklı o ikisinin tartışmasından çok dışarıda olan olaylarda gibiydi.
Dikkatimi Minho ve Yunho'dan çekerek Mingi'ye verdim.
"Bazen zihnini duyabildiğimi unutuyorsun değil mi?"
Aslında evet, unutmuştum. Ama kötü bir şey düşünmediğime göre sorun yoktu.
Derin bir nefes alarak koltuğa oturduğunda yüzüne baktım."Her şey Minho'nun dediği kadar kolay değil. Ama Yunho'nun dediği kadar da kolay değil. Seni göndersek, arkadaşlarına haber göndersek bile insanların kafası karıştı bir kere. En azından bir ay devam eder bu dışarı çıkmama olayı. O zamana kadar her türlü elimizdekileri kullanmak zorunda kalacağız."
Tedirgin olma sebebi bu değil gibi hissediyordum. Bakışları hüzünle karışık korkuyla bana döndüğünde yutkundum.
"Yunho acıktığında kontrol edilmesi zorlaşıyor. Minho kriz anlarında zaptedilemez hale geliyor. Ve sen iki tane gerçek tehditle uzun bir süre aynı ortamda kalacaksın. Hem de gece gündüz."
Benim için mi endişeleniyordu yani? Kendileri aç kalacaklardı ama yine de beni mi düşünüyordu?
Minho böyle bir abiye, Yunho da eşe sahip olduğu için çok şanslıydı.
"Bilmiyorum ama Minho'yu idare ederim gibi geliyor. Senin de Yunho'yu idare edeceğine eminim."
Mingi güldü ve alayla bana baktı. Gözlerinde aşağılama değil, imâ vardı.
"Sana Minho'yu zaptedebileceğini düşündüren ne?"
Bilmiyordum. Bana asla zarar vermeyecekmiş gibiydi. İçimde bir yerlerde buna inanan bir şey vardı. 'İstese şimdiye kadar yapardı' diye düşünüyordum belki de.
Ama böyle düşünmemin en önemli sebebi Yunho'nun söyledikleriydi. O 'bu çocukta onu durduran bir şey var' demeseydi kendime bu kadar güvenmezdim. Sanırım onun sezgilerine fazlasıyla güveniyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
like wine, hyunho ✓
Fiksi Penggemar" Ben seni delicesine severken, ben senin için kanımın her damlasını akıtmaya hazırken; senin o buzdan kalbin onun için atmaya devam ediyor sevgilim. „ ~ yan ship; chanmin ~ !!vampir. !!angst. ~ |020722| |241222| ~ angst #1