glad you existed

308 55 22
                                    

25 Ekim 2018

"Chris ben dayanamıyorum artık! Ne zaman akıllanacak bu çocuk? Sen de bir şey söyle lütfen!"

Chan hyung bana bakarak iç çekti. Sonra bakışlarını Seungmin'e çevirip başını sağa sola salladı.

"Ben artık nefesimi tüketmeyeceğim sevgilim. Kendi bildiğini okuyor zaten. Sen de yorma kendini artık."

Umutsuzca arkasındaki koltuğa oturdu. Artık onun benden tam olarak ümidi kestiğini biliyordum. Ama yine de vazgeçmeyecektim tabi.

Vazgeçmeyen diğer isim de Seungmindi. Benim kendimi tehlikeye atmamı asla kabul etmiyordu. Ve aklımı başıma almam için her şeyi yapıyordu.

"Hyunjin, bak beni dinle. Gitme bugün lütfen. İçimde kötü bir his var diyorum."

Güldüm. Yüzümdeki onlarca kırmızı yara izini çok seviyordum. Onlar beni sevdiğim adama ulaştırıyordu.

"Senin içinde hep kötü bir his var Seung."

Ben güzelce giyindiğim kıyafetlerimi düzeltirken yanıma geldi ve yakamdan tutarak kendine çevirdi.

Hadi ama! Daha yeni düzeltmiştim.

"Bu sefer farklı! Hyunjin, sen delirdin. Normal davranmıyorsun ve ben çok korkuyorum."

Omuz silkip elinden kurtulduktan sonra tüm eşyalarımı aldım ve ayakkabılarımı giymek üzere dış kapıya yaklaştım.

"İyiyim ben."

"Peki. Ben de geliyorum."

Hızla doğruldum ve ona baktım.

"Yo hayır, olmaz. Seni de tehlikeye atmayacağım."

Alayla güldü.

"Ben de senin kendini tehlikeye atmanı istemiyorum ama senin umrunda değil. Öyleyse ben de umursamıyorum. Geleceğim."

Bize hiç karışmayan Chan hyung, bu sefer susmak istemedi. Konu aşık olduğu adam olduğunda çok katı oluyordu.

"Seungmin, onu Minh---"

"Chris. Ben de gideceğim tamam mı? Korkma bir şey olmayacak. Biraz zaman sonra geri döneceğiz. Sen de bize yemek hazırla hm?"

Chan hyung alt dudağını ısırarak sabır çekti.

"Tamam Seungmin. Tamam. Ne yaparsanız yapın. Karışmıyorum artık, gerçekten."

Hiçbir şey söylemeden içeri geçtiğinde Seungmin de ayakkabılarını giydi ve birlikte çıktık.

"Gerçekten hiç mi korkmuyorsun Hyun? Bir vampirin geleceğini bile bile gitmek ürkütücü gelmiyor mu?"

Başımı sağa sola salladım.

"Bir vampire aşığım unuttun mu?"

Konuşmadı. Ama içi içini kemiriyordu, anlayabiliyordum. Ben alışmıştım. Küçük yaralar almaya, hiç tanımadığım vampirler tarafından ısırılıp kanımı kaybetmeye, sevdiğim adamı bir kerecik görebilmek için belki de ölüme gitmeye alışmıştım.

Fakat o alışkın değildi ve korkuyordu.

"Seung. Hala geri dönebilirsin."

Başını kararlılıkla sağa sola salladı.

"Seni yalnız bırakmayacağım bugün."

Gülümsedim.

Bugün, Minho'nun doğum günüydü. Bu yüzden hiç olmadığım kadar heyecanlıydım. Bugün mutlaka Minho'nun yanında daha uzun süre kalmalıydım.

like wine, hyunho ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin