Buz gibi bir duşun ardından aşağı indim. Neşeli görünecektim artık. Mutsuz, ruhsuz ve huysuz davranmak beni sanki kötü değilmişim gibi daha da etkiliyordu mental olarak.
Sabah çok düşünüp karar vermiştim. Jisung'un dediğini yapacaktım çünkü mantıklı olan buydu.
Kaçarak ne sonuca varacaktım ki? Hiç.
Bana olan hisleri vardı, ne kadar büyük bilmiyordum ama küçücükte olsa o hisleri kabul ettirecektim ona.
Mutfağa girip bir şeyler atıştırdıktan sonra o uyanana kadar vakit öldürmek adına etrafı temizledim.
Tozlu olan altından avizeleri bile parlatacak kadar kapsamlı bir temizlik yapmıştım. Kaç saattir uğraştığım tahmin ediliyordur artık.
Yavaş yavaş hava kararmaya başladığında az sonra uyanacağını bildiğimden mutfağa girdim ve bir bardağın yarısına kırmızı şarap doldurdum.
Kalan yarısını onun çok sevdiği şeyle, kanla tatlandıracaktım.
Kendi kanımla.
Tezgahın üstünden küçük bir bıçak aldım ve yavaşça koluma bastırdım. Kan yavaşça tenimin altından çıkmaya başladığında acı hissetmiyordum.
Küçük bir sızı vardı ama acı değildi.
Bardağın kalan küçücük kısmı da dolduğunda, kolumu sararak onun uyanmasını bekledim.
Kısa süre sonra ayak seslerini duyduğumda, oturduğum sandalyeden kalkıp kapının eşiğine yaslandım ve yanıma gelişini gülümseyerek izledim.
Bir süre sonra kaşlarını çatarak yanıma ulaştığında hala gülümsemeye devam ediyordum.
"Ne gülüyorsun Hwang?"
Bu sefer dişlerimi göstererek büyük bir gülüş bahşettim ona.
"Seni gördüğümde gülümsemek istiyorum. Bazen de ağlamak istiyorum. Ama yine de gülmek daha güzel değil mi?"
Bunu beklemediği çok belliydi. Yüz ifadesinden her şey anlaşılıyordu.
"Bir şeyler hazırladım gel hadi."
Cevap beklemeden mutfağa girip sandalyeye oturduğumda, bir süre arkamdan baktıktan sonra peşimden gelmişti.
Sandalyeye oturup bardağa her zaman yaptığı gibi kaşlarını çatarak baktı.
Burnunu biraz yaklaştırıp derin bir nefes aldıktan sonra dehşete düşmüş şekilde bana baktı.
"Bu ne Hyunjin?"
"Şarap?"
"Ve?"
Güldüm.
"Kokteyl işte. Şarap ve kan."
Sabır dilercesine nefes vererek gözlerini yumdu.
"Bu taze kan Hwang. Nereden buldun bunu?"
Uzun kollumu biraz sıyırarak sardığım kolumu gösterdim umursamaz ifademle.
Hızla sandalyesinden kalkıp önüme geldi. Kırmızı gözleri, sinirli olduğunu gösteriyordu.
"Kendine nasıl yaparsın bunu!? Delirdin mi sen!?"
Gözlerimi devirdim ve ayağa kalktım. Artık karşı koymak yoktu. Artık bir korkak gibi boynumu eğip beni azarlamasına izin vermeyecektim.
"Sana ne?"
Alayla güldü.
"Anlamadım."
Bir adım yaklaştım. Bu cesur tavrımı şaşkınlıkla izliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
like wine, hyunho ✓
Fanfic" Ben seni delicesine severken, ben senin için kanımın her damlasını akıtmaya hazırken; senin o buzdan kalbin onun için atmaya devam ediyor sevgilim. „ ~ yan ship; chanmin ~ !!vampir. !!angst. ~ |020722| |241222| ~ angst #1