Not: Bu bolumu cok, hem de cok boktan bir ruh haliyle yazdim. Cok bir sey beklemeyin.
Gözlerim bir süre sonra istemsizce kaçtı onunkilerden.
"Bu ne demek?"
Gözümün içine baka baka 'gözlerinde kayboluyorum' diyordu bana. Ne anlamam gerektiğini bilemiyordum.
"Ben her şeyi anlıyorum. Sen de kendin anla."
Bu ne saçma şeydi böyle?
Kaşlarımı çattım.
Ona 'Sen vampirsin be adam. Bense normal bir insanım.' demek istedim o an.
Ama yapmadım. Uzatmak istemiyordum. Tek istediğim gidip uyumaktı. Uyumak ve bir kaç saatliğine de olsa her şeyi unutmak...
"Tamam. Düşünür düşünür, sonra belki delirir ve anlarım. Şimdi izninle, uyumaya gideceğim."
İç çekti. Sonra da gülümsedi. Böyle tripli tripli konuşmamı komik bulmuştu sanırım.
"Korkutucu değilsin, tatlısın Hwang. Tatlı olanları severim."
Ayağa kalktım. Kafamı karıştırıyordu. Umutlanıyordum. Boş yere umutlanmak istemiyordum.
"İyi geceler Minho."
"Sana da iyi geceler, Hwang."
Hızlı adımlarımla yukarı çıktım. Yatağa yatmadan önce aynanın karşısında kendime baktım.
Bayağı yakışıklıyım ha.
Saçlarım çok uzamıştı ve ensemi kaşındırıyordu ama şu an hayatımdaki en önemli problem bu değildi. Bu yüzden umursamadım.
Adımlarımı yavaşça yatağa çevirdim ve yatıp yorganı kafama çektim.
Garip bir şekilde birden uykum gelmişti. Gözlerim sanki biri tarafından kapatılıyor gibi ağırlaşmıştı. Kendimi daha fazla zorlamadım. Başımın altındaki yastığa sarıldım ve gözlerimi yumdum.
Rüyamda Jisung'u göreceğimi bilseydim, uyumazdım.
~
Hyunjin, bulunduğu bembeyaz alanda etrafına baktı.
Bu yer her neresiyse çok güzel kokuyordu. İnsanı içine çeken, biraz da tanıdık olan bir kokusu vardı.
"Lino'm gibi kokuyor değil mi?"
Arkasından gelen sesle hızla o yöne döndü. Gördüğü o yüz karşısında tüm bedenini şaşkınlık kapladı. Burada olması da garipti ama yine de karşısında onu görmeyi beklemiyordu. Hep fotoğraflardan gördüğü bedenin şimdi karşısında olmasını garipsiyordu.
"Jisung?"
Jisung gülümsedi.
"Merhaba Hyunjin. Nasılsın?"
Bu tuhaf, sohbet havasında olan ama asla sohbet gibi hissettirmeyen rahatsız edici konuşmaya karşılık sadece bir kaç adım geriledi.
"Neden buradayım? Burası neresi? Ben... Anlamıyorum, nasıl bu kadar gerçekçi olabilirsin?"
Jisung tekrar gülümsedi. Çok ve güzel gülüyordu. Hyunjin bu kez de canlı olarak anladı Minho'nun neden onu sevmeyi bir an bile bırakamadığını. Bu kadar güzel birini, her şeye rağmen böyle güzel gülebilen birini nasıl unutabilirdi?
"Cennet, Hyunjin. Yıllardır her gece sevgilimi rüyalarında ağırladığım yer burası."
Kaşları şaşkınlıkla havalandı. Demek Minho'nun her gece, bir sonra ki gününe karar verdiği yerdi burası. Jisung'un Minho'yu yönettiği yer.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
like wine, hyunho ✓
Fanfiction" Ben seni delicesine severken, ben senin için kanımın her damlasını akıtmaya hazırken; senin o buzdan kalbin onun için atmaya devam ediyor sevgilim. „ ~ yan ship; chanmin ~ !!vampir. !!angst. ~ |020722| |241222| ~ angst #1