8 Mayıs 2019
"Hyunjin yemek hazır!"
Sakince elimdeki fırçayı bıraktım ve resmini çizdiğim çiçeklere gülümseyerek bahçeden çıkıp eve girdim.
"Geldim noona."
Eğilip ayağındaki terliği çıkararak bana vurmaya başladığında güldüm.
"Kaç kere dedim noona demek yok diye?"
"Tamam, sana bir daha noona demem noona."
"Bak ya!"
Peşimden koştuğunda Changbin hyungun arkasına saklandım.
Herif bayağı kaslıydı.
"Ya hyung şu sevgiline bir şey söyle, beni terlikle dövmeye çalışıyor."
Chaeryeong'a yaklaşıp elindeki terliği aldıktan sonra yanağına minik bir öpücük kondurdu.
Onları orada bırakıp yemek odasına doğru adımladım. Seungmin yine Chan hyunga trip atıyordu.
Şaşırmadım. Seungmin zaten hep bir triplerdeydi.
"Hyunjin kurtar beni gözünü seveyim. Sadece zayıfladın dedim. Önceden kilolu muydum yani diye trip atıyor bana. Beğenmiyorsan boşa diyor bir de. Ne alakası var şimdi?"
Kollarını bağlamış bir şekilde omuz silktikten sonra 'trip atmıyorum ben' diyen Seungmin'e karşılık derin bir nefes aldım.
"Bence önceden kilolu muydum diye trip atman çok saçma Seungmin. Şimdi sen önceden zayıftın. Şu an daha da zayıfladın. Bence bu Chan hyung seni hortlağa benzetiyor. Öyle trip at."
"Ya Hyunjin! Hiç yardımcı olmuyorsun!"
Seungmin ayağa kalkıp Chan hyungun üzerine yürüdüğünde gülerek omuz silktikten sonra masaya, cilveleşmekten bizi duymayan Mingi ve Yunho çiftinin tam karşısına oturdum.
Hala farketmediklerinde boğazımı abartılı bir şekilde temizleyerek dikkat çektim.
"Hyunjin? Sonunda geldin ya. Açlıktan ölecektik. Zaten burada normal biri yok. Delirmekte bedava."
"Dördünün vampir üçünün insan olduğu yedi kişilik bir evde nasıl bir normallik arıyorsun?"
Kaşlarını çattı.
"Dördüncü vampir kim be?"
Benim cevap vermemi beklemeden Yunho araya atladı.
"Changbin işte."
Mingi abartılı bir 'haaa' nidası bıraktığında gözlerimi devirdim.
Ben de Chaeryeong'un Changbin hyungu vampir yapmış olmasına hala alışamamıştım. Ama 'en azından artık ikimiz de ölümsüzüz, böyle savaşmak daha kolay' dediğinde mantıklı gelmişti.
Evet, tabii ki Ilhoon onları rahat bırakmıyordu.
"Ya hadi! Beni çağırdınız ortada kimse yok!"
Bağırdığımda herkes anında bulundukları deliklerden çıkıp masaya yerleştiğinde gülümsedim.
"Ne biçim veda yemeği bu? Siz beni hiç sevmiyorsunuz gerçekten."
Yalancı sitemime karşılık herkesten aynanda 'saçmalama, seni çok seviyoruz, ay sus be, terlik geliyor' gibi sesler yükselmişti.
Gülümsedim.
"Tamam tamam inandım."
Evet, bu bir veda yemeğiydi. O çok istediğim, hayalini kurduğum iç mimarlığı okumak için yine çok istediğim ülkeye, Avustralya'ya gidiyordum. Okulum Ekim ayında başlıyordu ama ben ülkeye iyice alışmak için yaklaşık yarım yıl kadar erkenden gidiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
like wine, hyunho ✓
Fanfiction" Ben seni delicesine severken, ben senin için kanımın her damlasını akıtmaya hazırken; senin o buzdan kalbin onun için atmaya devam ediyor sevgilim. „ ~ yan ship; chanmin ~ !!vampir. !!angst. ~ |020722| |241222| ~ angst #1