20 Mart 2018
Eve -o buraya köşk diyordu ve oldukça haklıydı- vardığımızda saatin çok geç olduğunu ve uyumam gerektiğini söylemişti.
Evde kendinden başka iki tane daha vampir olduğunu ve tıpkı kendisi gibi iyi insanların kanını içmeseler bile bir tanesinin kontrolü biraz zor sağladığını söylemişti.
Bu yüzden bana bir oda göstermiş ve girip kapıyı kilitlememi, o açmasını söyleyene kadar da orada kalmamı söylemişti.
Biz insanların günü bittiğinde, onlarınkinin başladığını da eklemişti. Ben asla güvenmeyip uyumam diye düşünsemde uyuyakalmıştım.
Şimdi ise çoktan düzelttiğim yatağın üzerinde oturmuş bir vampirin bana 'çıkabilirsin' demesini bekliyordum.
Aklımda onlarca soru vardı. Hepsinin cevabını vereceğini söylemişti. Ben sırf bu yüzden buraya gelmiştim ve dediğini yapmak zorundaydı.
Kapı kilidi çevrilerek açıldığında yatakta gergince doğruldum ancak Minho olduğunu görünce rahatladım.
Rahatlamak mı!? Aptal mısın Hyunjin!?
Yatağa oturduğunda ikimizde de büyük bir sessizlik hakimdi.
Neden konuşmuyordu? Bir şey yapmamıştım ki? Gece öylece uyumuştum. Horladım mı acaba? Hiç huyum da değildir. Sormalı mıydım? Evet evet, sormalıyım.
"Neden konuşmuyorsun?"
"Susmanı bekliyordum."
Susmak mı? İyi de ben konuşmuyordum ki? Bir dakika... Lanet herif zihnimden çık artık!
"Bak zihnimi sadece istediğinde okuyabildiğini biliyorum. Biraz mahremiyet gösterip düşüncelerimden uzak duramaz mısın?"
Başını salladı ve yatakta tam karşıma geçip oturdu.
"Ne merak ediyorsan sor. Cevaplayacağım."
Başımla onayladım. İlk sorum çok belliydi.
"Bunu neden bana yapıyorsun? Zorunda olmadığın halde neden sorularıma cevap oluyorsun?"
Dişlerini göstermeden güldü ve omuz silkti. Ellerine bakarken bile o kadar güçlü duruyordu ki...kıskanmıştım.
"Bir kere söyleyeceğim. Bir sevgilim vardı. Han Jisung. Adaleti sağlayan bir hakim olmak istiyordu. Olamadı. Ömrü buna yetmedi. Ve ben onun yerine tüm kötüleri elimden geldiğince yok ediyorum. Ve iyilere yardım etmekte bunun en büyük yardımcısı. Sebebi bu. Anladın mı?"
Anlamıştım. Gözleri resmen 'bu soruyu ikinci kez sorma' diyordu. Sormayacaktım.
"Öncelikle yaşını merak ediyorum. Evet kişisel ama karşımdaki adamın yaşını bilmek istiyorum."
"Görünüşümde olduğum yaşı soruyorsan 23. Ama nefes aldığım yılları soruyorsan yaşım, 283."
Oha! Ne demek 283!? Tamam vampirler uzun yaşıyordu biliyordum da bu neredeyse 300 yıl yaşadığını söylüyor.
"Teknik olarak 260 yıldır yaşamıyorum. Sorun yok yani."
Nasıl yani?
"Ama yaşıyorsun? Vampirler de yaşamıyor mu? Hatta kazıkla ya da ateşle ölüyorsunuz sadece?"
Gözlerinin sarıya döndüğünü gördüm. Üstelik gözlerinin dolduğunu. Gerçekten üzgün görünüyordu.
"Ben Jisung öldüğü gün öldüm."
Anlıyordum. Yani bir şekilde anlamaya çalışıyordum. Jisung onun kalbiydi ve atmayı bırakmıştı.
Kalbini tekrar attıracak birine ihtiyacı vardı. Ama arayışta olmadığı fazlasıyla belliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
like wine, hyunho ✓
Fanfiction" Ben seni delicesine severken, ben senin için kanımın her damlasını akıtmaya hazırken; senin o buzdan kalbin onun için atmaya devam ediyor sevgilim. „ ~ yan ship; chanmin ~ !!vampir. !!angst. ~ |020722| |241222| ~ angst #1