Aralık

148 17 14
                                    


İyi ama kurtarmak nedir? Kurtarmaktır işte

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

İyi ama kurtarmak nedir? Kurtarmaktır işte. Zorlamasak mı? İlle de bir cevap istiyor benden. Veriyorum öyleyse ama kurtarılmak: İçinde boğulduğumuz simsiyah sulardan çekip alınmak.

''Sen hangi sularda boğuluyordun?''

Hangi değil, kimin demelisin. Öyle dediğini mi varsayayım, peki. Ne duymak istiyorsun? İçimdeki gürültülerden bihaber annemin ve gözlerinin içine bakmaya çalışsam da bu çabamı göremeyen babamın sularında. Düşersem ellerime uzanacak sandığım, düşerken avuçlarımı boşlukta bulmama sebep olan eski bir dostumda. Basit bir sözüyle içimi ısıtırken yoğun hislerimin farkında olamayacak denli bana uzak olan sevdamda. Yeterince acıklı mı bunlar? Ne bileyim, derinlemesine anlatırsam bir sonraki kitabına konu verir belki. Ama üzgünüm, gerçek hiçbirinde değil. Hatta o türlü daha kolay olurdu. Oysa ben kendi içimde, kalbimdeki karanlık sularda boğuluyordum.

Kendi zincirlerinden kim özgür kılabilir ki insanı? Hiçbir dış kuvvetin gücü yetmez buna. Madem öyle, şimdi nasıl bu denli özgürsün diye soruyorsun. Haklısın. Anlatayım. Güneşi görebileceğime dair inancımı kaybettiğim bir gündü. Yine toprağa bakıyordum. Bir taşa tekme attım, yuvarlandı. Yanımda bir çift ayakkabı belirdi. Eş zamanlı yürüyorduk. Dikkatimi çekti. Dönüp baktım, biri vardı. Başını geri yatırmış, yukarı bakıyor. Ben toprağa, o göğe. Beyaz bulut kümelerine. Ben de bakıyorum. Başım dönüyor. O andan beri sıkıca tutunduğum bir ip var, semadan gözbebeklerime dek uzanan. Sisler gözümün önünden yavaş yavaş dağılıyor. Anlıyorum. Yangınlarla yağmur peş peşe, sen sadece bütün kalbinle yağmuru iste.

Evet eminim. Bu kadar kolay. Fakat başardıktan sonra. Öncesinde bu yola adım atmak elbette çok güç. Ama onlar yorulmaktan korkup kaçtıkları için hâlâ aynı yerde debelenip duruyorlar. Mutsuzluk kör kuyu gibi, çekip alıyor, bir daha da öyle kolay çıkamıyorsun. Ve o kuyuya kimse itmiyor bizi, kendi algılama şekillerimizden başka.

Bakış açısı önemli anlayacağın. Nereye, neden ve nasıl baktığın. Ben güzellikleri görmek için süzüyorum çevremi. Bir parça huzur, umut, şükür, ferahlık ve tebessüm olabilecek ufak şeyler arıyorum. Buluyorum. Gerçekten isteyen buluyormuş.

Duydun işte sırrımı. Yüzeysel de olsa paylaştım. Şimdi ne yapacaksın?

19.12.21

21

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
kuyuya düştüysen eğerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin