Gözlerimi açtığımda odamdaydım. Nasıl geldiğimi anlamak zor olmadı. Evi turladığımda Burak yoktu.
Kaçmanın tam zamanıydı ama nasıl? Önce odama gittim. Balkonuma çıkıp aşağı baktığımda iki tane koruma gördüm.
Bu korumaları buradan göndermem lazımdı.
"Pardon koruma Beyler"
"Efendim,yenge!"
Yengeyi senin... Neyse.
"Benim canım mango çekti de gidip alabilir misiniz?"
"Tamam yenge. Ben gidip alayım."
Şimdi kaldı geriye bir koruma. Düşün Işıl.
"Pardon bişi dicektim ben ya!"
"Buyur yenge!"
"Koridordaki banyonun duşu bozulmuş. Bir bakar mısınız?"
"Tamam yenge ben bakayım, olmazsa usta çağırırım."
"Teşekkür ederim!"
Ve işte bu! Balkonun altı boşalmıştı. Buradan atlasam ölmezdim. İnşallah bir yerlerim kırılıp rezil olmazdım.
Ya bismillah diyip atladım. O kadar da kötü değilmiş. Hızlıca ön bahçeye doğru ilerledim. Çalıların arkasından görünmeden,bahçedeki tek, biraz kısa olan duvarın oraya geldim.
Etrafına bakıp atladım. Şimdi son hız koşmam lazımdı. Canım çıkana kadar koştum. Burada ağaçtan başka bir bok yoktu.
Bir umut belki yola çıkarım diye iki saattir yürüyordum,fakat gördüğüm tek şey ağaçlar. Hava kararmaya başladı ama ben hâlâ yolu bulamadım.
Allah kahretmesin! Burada kaldım. Şimdi kurtlar çıkardı. Allah kahretmesin gerçekten ya! Burada ölecektim. Sabahtan beri aynı yerde dolanıp duruyorum.
Ayaklarım artık ağrımaya başladı. Bir ağacın altına geçip oturdum. Hava iyice soğumaya başlarken gözlerimi kapatıp,ölmeyi bekledim.
Üstüme örtülen battaniye ile gözlerimi açmamla kendimi Burak'ın kucağında buldum. Beni bulduğuna sevinmiştim.
Yoksa burada böyle ölecektim. Hareket edecek halim yoktu. Heryerim ağrıyordu.
O yüzden Burak'a iyice yaklaşıp kafamı göğsüne dayadıktan sonra tekrar gözlerimi kapattım.
Burak'tan:
Şirketten arayıp,acil evrak imzalamam için beni çağırdılar. Işıl'ı odasına çıkarttım,üstünü örtüp odadan çıktım. Ardından şirkete gittim.
İmzalamam gereken evrakları imzaladım. Uzun zamandır şirkete gelmiyordum. İşler birikmişti. İşlerimi hallederken kapıda duran korumam kapıyı çalıp içeri girdi.
"Burak Bey size bir şey söylememiz lazım..."
"Dinliyorum..."
"Nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum. Burak Bey. Işıl Hanım..."
"Işıl Hanım ne?!"
"Kaçmış."
"Sizin yapacağınız işi sikiyim! Çabuk söyle aramaya çıksınlar! Eğer başına bir şey gelirse yemin ediyorum sizi elimden kimse alamaz!"
"Peki efendim."
Odadan çıktı. Ah, Işıl ! O kadar dedim. Eğer Işıl'a bir şey olursa ben yaşayamam. Bunu ona dediğim halde kendini tehlikeye atıyor,evden kaçıyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MİRASÇILAR
ActionYine her sabah olduğu gibi kalkmıştım.Babamın şirkete çağırması üzerine hazırlanıp evden çıktım.Fakat şirket yerine kendimi, tanımadığım insanların ve bilmediğim bir arabanın içinde buldum.Babamın yaptığı hata yüzünden,büyük mafyalardan biri olan Bu...