19.Bölüm: İmparatorun Kızı

55 8 1
                                    

"Onu bulmalıyım Oğuz. Onu bulmalıyım."

☘️☘️☘️☘️☘️☘️☘️☘️

Işıl bana ihanet etmezdi. Kesin bir şey var,söyleyemediği bir şey var. Herkes istediğini düşünsün ama benim düşüncem asla değişmeyecek. Karşıma geçip 'sana ihanet ettim.' dese bile.

Ben Işıl'ın gözlerinden anlayabiliyorum. Yalan söylediğini,utandığını, kızdığını her şeyi gözlerinin içine bakarak anlıyorum ve o gözler bana sevmiyormuş gibi bakmıyordu. Ben Işıl'ın gözlerinde yalan gördüm. Bana yalan söyledi ama bunu sevdiğini söyleyerek değil, sevmediğini söylerek yaptı. Buna o kadar çok eminim ki...

Arabaya binip telefonu bulduğumuz yere doğru gitmeye başladık. Arabada sadece ben ve Oğuz vardı. Ben arabayı ne kadar sürmek istesem de Oğuz izin vermedi.

Yol boyu camdan dışarıyı izleyip Işıl'ı düşündüm. Hava çok soğuktu,yağmur yağıyordu. Acaba şu an nerede? Üşüyor mudur? Canını yakıyorlar mıdır? Ya bulduğumuz zaman çok geç olursa? Ben o zaman kendimi asla affetmezdim. Bunu ona yapanları da. Ona bir şey olsun ya da olmasın,bunu ona zorla yaptırttıkları için onları pişman edeceğim. Bu babası olsa bile. Benim sevdiğim kadını tehdit etmek,onu koz olarak kullanmak,ağlamasına sebep olmak neymiş hepsine tek tek soracağım.

Bana yalan söylediğini,onu birinin zorladığını bildiğim halde çıktım o odadan, yalnız bıraktım onu. Keşke çıkmasaydım. Tek suçlusu bendim. Beynimi sikeyim! Ben cama vuran yağmuru izleyip Işıl'ı düşünürken araba durdu.

"Abi telefonun bulunduğu yer burası. İleride üç yol ayrımı var. Biri sağa bizim araziye doğru gidiyor. Diğeri dümdüz devam edip otobana çıkıyor. Diğeri ise sola gidiyor incir ağaçlarının olduğu tarlaya doğru. Çocuklar üçe ayrıldı bakıyor."

"Sola giden yolda kafe ya da tesis falan var mı? Var diye biliyorum, görmüştüm."

"Bir tane var abi. Çilek pastanesi eski adı incir yolu tesisi."

"Oraya gidiyoruz."

"Abi zaten çocuklar gidi-" sinirli ve hızlı bir şekilde cümlesini kestim. Bir elimi havaya kaldırarak "Oğuz oraya gidiyoruz dedim." diye emir verdim.

Oğuz kafasıyla onaylayıp tekrar arabayı çalıştırıp sürmeye başladı. İçimde bir yerlerde bir ses 'Işıl'a bir şey olursa kendini asla affetme!' diyor. Diğer ses de 'Işıl'a bir şey olmayacak. Sakın düşünme bile!' diyor. Ona bir şey olursa ilk önce ona bunu yapanları sonra da kendimi yaşatmam.

O benim kendi cehennemimden çıkmamı sağlayan kadındı. Ben ise onu o cehenneme iten adam. Burnum akmaya başlayana kadar ağladığımın farkında değildim.

Ben ağladım. Ben Işıl'a bir şey olacak diye ağladım,onun canı yanacak diye ağladım, onun başına bir şey gelecek diye ağladım. Ellerimin tersiyle gözlerimi sildim. Oğuz ilk kez ben bu halde görüyordu. Şaşkın bir şekilde arada bana bakarken, fark ettirmemeye çalışıyordu. Yağmur daha fazla şiddetini arttırarak yağmaya devam ediyordu.

Araba pastanenin önünde durunca hızla kapıyı açıp arabadan indim. Benle beraber Oğuz da arabadan indi. Hızla pastaneye girdiğimiz de kimse yoktu.

Buraya geldiyse bile şimdiye kadar gitmiştir. O yüzden buraya gelip gelmediğini ya da kimle buluştuğunu görmek için kamera kayıtlarına bakmak istedim.

"Oğuz kamera kayıtlarına bakacağız." Dedim net bir sesle.

"Tamam abi." Diye kafasıyla onayladı.

MİRASÇILARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin