BÖLÜM 14 - GERÇEKLER, ACILAR VE MUCİZELER

3.7K 477 176
                                    

Uzun ve güzel bir bölüm sizlerle :)

-*-

İkili üşümüş bir şekilde eve döndüklerinde etrafa bakındılar. “Anne, millet nerede?” diye sordu Erdem.
Edibe hanım, “Valla anlamadık oğlum,” dedi. “Havai fişekler patladı, coşkulu çığlıkların ardından yavaş yavaş azaldık, aha bu kadar kaldık,” derken kendisini, kocasını ve Rojda’nın anne-babasını gösterdi.
Erdem bıyık altından gülerken Rojda kocasını dürttü, “Gülme Erdem, sus!”
“Demek herkes bizim gibiyse...”

“Siz neredeydiniz?” diye sordu Hikmet bey.
Erdem dudağını büzerek karısına baktı, tüh şuanda aklına da hiç yalan gelmiyordu. “Neredeydik biz hayatıma sıçanım?”
“Bana mı soruyorsun midemi delen asitli içeceğim?” dedi dişlerinin arasından. “Sende benimleydin ya!”
“Seninleyken zaman, mekan kalmıyor bende biliyorsun beter böceğim.”
“Senin zamanını da mekanını da siksinler hamam böceğim!”

Altan bey iç çekti, “Ne kadar da tatlılar değil mi dünür?”
“Aynen aynen, maşallah diyelim, valla nazarımız değecek. Ağızlarından bal damlıyor maşallah.” Sonra kıkırdadı, “Anladık nerede olduğunuzu tamam tamam.”

O sırada Serdar ile Aybeniz de gelmişti, Erdem onlara bakıp kaşlarını çattı, “Siz neredeydiniz?”
“Sizin olduğunuz yerde, tabi biz farklı bir noktadan giriş yaptığımız için o uçuş alanına, göremedik birbirimizi. Sanane abiciğim neredeysek neredeydik, Allah Allah!” diye sinirle söylenip masaya oturdu. “Ben yine acıktım.”
Rojda kaşlarını çatarak alayla kıkırdayınca Erdem ona baktı, “Ne oluyor?”
“Seksten sonra acıkır o!”

“Ne?” dedi bağırarak. “Sen nereden biliyorsun acaba seksten sonra acıktığını?”
“Çünkü üç kilo patatesle kapıma gelirdi gecenin üçünde, patates kızartırdım ona Erdem, nereden olacak? Ayrıca ne bu kıskanç koca tavırları, hiç yakıştıramadım sana!”
Erdem yeniden Serdar’a döndü “İyi de o zaman şimdi... Lan seni öldürürüm ha! Elimde kalırsın Serdar Özsoylar!”
“Ben bunları öldüreceğim Ecrin!” diye bağıran sese döndüler bu sefer. Cem önde sinirli bir şekilde evden çıkarken, tayfası da arkadan aynı sinirle onu takip ediyordu.

Burak ona çıkışarak araya girdi, “Kusura bakmayın babacığım da eminim sizde o banyoda Ecrin annemle birlikte işemeye geçmediniz. Değil mi? İlişkiniz o kadar da laçkalaşmış olamaz yani. O yüzden o konuya girmeyelim!”
Çınar da Burak’a katıldı, “Aynen. Gelmiş bizim oturma odasındaki kutlamamızı sorguluyorsunuz! Size ne acaba? Ben karımın yeni yılını böyle kutluyorum belki, öpeceğim yerleri size mi soracaktım?”

Cem ona “Kes sesini çıngıraklı kemirgen, valla elimde kalacaksın!” diye bağırdı. Karısına döndü, “Ecrin, bunlar girmesin yeni yıla istemiyorum, eski yılda kalsınlar. Geçmişimize hazin yıllar olarak gömelim.”
“Olur Cem. Önüne dön Allah aşkına, sen neysin ki damatların ne olsun?” başını sağa sola salladı sabır çekerek, “Hayır beklentin neden yüksek onu da anlamadım.”
“Ecrin!” diye inanamayarak inledi adam, “Sen bayağı da bunları tutuyorsun. Biri giyinerek oturma odasındaki koltuğun arkasından çıktı, diğeri de soyunarak bizim olduğumuz banyoya girmeye çalıştı. Ben mi suçluyum-”

“Banyoda ne yaptığımızı bana açıklattırma Cem Ernez ve sus!”
Cem etrafına baktı ve gürledi, “Cemre nerede Cemre?”
Serdar kıs kıs gülerken, “Annemle babam her sene yeni yıla arabada girerler,” dedi ona bakarak. “Zevk işte, araba seviyorlar.” 
Erdem elini alnına koydu, “Nasıl bir yeni yıl lan bu! Siktir yani...”

Serdar sırıtıyordu, “Bizim aile o yüzden hep sevişiyor. Sevişerek giriyoruz da yeni yıllara.”
“Aman ne hoş!”
“Sen farklısın sanki Erdem Ülgen! Sahildeki organizasyonu gördük...”
Rojda en son araya girdi, “O zaman hepimizin yeni yılı kutlu olsun! Hadi pasta keselim!”

SERSERİM BENİM * MUCİZE SERİSİ I -FİNALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin