BÖLÜM 18 - HAYALİN YETMEZ BANA, GEÇ BU MASALLARI

3.2K 373 131
                                    


...
Tren hızla giderken Rojda heyecanla camdan dışarıyı izliyordu. Erdem onu belinden sarmış, arkasında oturuyordu. Hayat onlara bir şans vermişti ve onlar bu şansı sonuna kadar mutlu olarak kullanacaklardı.
“Erdem...”
“Efendim tatlım.”

Kadın kıkırdadı, “Erdem ya ağzına bu kelimeler hiç yakışmıyor. Tatlım felan olmadı yani.”
Erdem de kahkaha attı, “Değil mi ya? Efendim pisliğim.”
“Biz oğlumuza isim düşünmedik ya, ne olsun?”
Erdem dudaklarını büzdü, “Lan bir de o var değil mi? İsim koymak lazım.”

“Yani Erdem, şişt, pişt diye seslenecek halimiz yok çocuğa.”
Kafasını kaşırken, “Bak şimdiden anlaşalım çocuklarımıza böyle saçma ponçik isimler koymayalım,” dedi. “Yani sevimlilik abidesi olmaya gerek yok.”
“Yani. Cenk nasıl mesela, tam bir serseri, böyle asi çocuk ismi.”
“Evet olabilir. Kaya da güzel.”

“Aynen.” Sonra birlikte kahkaha attılar. Rojda dönüp adamın kucağına oturdu. “Çok mu ara verdik sevgilim?”
“Kesinlikle, özledim zaten,” derken eteğini havaya kaldırdı. “İlk bu elbiseyi giydiğinde çok öfkelenmiştim biliyor musun? Ama şimdi çok mantıklı geldi.”
“Mantıklıyımdır.”
“Tam bir Erdem Ülgen eşisin sevgilim.”
“Sende Rojda Ülgen eşisin!” bir elini cama dayayıp, diğer eliyle adamın omzunu tuttu. Gözlerinin içine bakarken “Seni seviyorum adi herif!” diye fısıldadı.
Adam kızın içinde kaybolurken gözlerini yummuştu, “Bende seni seviyorum pislik şey...”

***

Serdar ile Aybeniz Yunan adasının sokaklarında el ele, dudak dudağa dolaşırlarken mutluluktan bulutların üstüne çıkacaklardı. Her günleri rüya, her geceleri masal gibiydi. Aşkları, tutkuları, sevgileri gözle görülecek kadar netti.
Akşam yemeği için hazırlanan genç kadının belini saran Serdar, dudaklarını boynuna bastırdı. “Sevgilim, bu ne şıklık böyle?” dedi aynadan gözlerine kenetlenirken.
“Ah sizde oldukça yakışıklı olmuşsunuz beyefendi,” dedi Aybeniz. Üzerindeki sade ama oldukça mini ve şık olan beyaz elbisesinin eteklerini düzeltirken Serdar onun ellerini tutup, eteği havaya kaldırdı.

“Ama... Benim kanım kaynadı ve şuan hiçbir cehenneme gitmek istemiyorum. Tek isteğim cennet olan teninde kaybolmak.”
“Serdar zaten zor çıkardım seni yataktan.” Karnını tuttu, “Hem biz acıktık.” -Evet Aybeniz Serdar’ın zayıf karnını bulmuş ve hep aynı yeri yumrukluyordu. Serdar bebeğine karşı oldukça hassastı.
“Peki bebeğim, ama dönüşte hatırlat bu elbiseyi üzerinde parçalayacağım.”
Aybeniz çantasını alıp, adamı ensesinden tutarak kendine çekti ve dudağına uzun, ateşli bir öpücük bırakıp, “Olur, seninim!” dedi.

Ve birlikte gittikleri müzikli bir yerde oldukça eğlenmiş, hatta dans edip coşmuşlardı. Serdar’ın Aybeniz’i kollarına alarak dans edişi herkesin dikkatini çekmiş ve yuvarlak yaparak alkış tutmuşlardı. İkili bar tarafına geçip, taburelere oturdular. Serdar barmene, “Bir alkolsüz kokteyl bir tane de alkollü,” deyip kadına döndü. “Eğlendin mi?”
Kız ellerini adamın boynuna doladı, “Mükemmel bir geceydi. İçmeden sarhoş gibiyim resmen!”

Barmen kokteyllerini vermiş, Aybeniz de kendi bardağını alarak ayaklanmıştı. Adamın karşısına geçip bir bacağını kendi iki bacağının arasına alarak dans etmeye başladı. Serdar kızın gülüşü ile başını geriye attı.
“Aybeniz yapma!”
“Neden?” diye sordu baştan çıkaran bir ses tonu ile. İçeceğinden bir yudum alırken bilerek göğüs arasına döktü ve orta parmağı ile silip, dudaklarına götürerek emince Serdar da yutkunmuştu.
“Sonum olacaksın Aybeniz, sonum!” elindeki içkiyi bir dikişte içtikten sonra bara bıraktı, onun elinden de aldı içeceği ve “Gece burada bitmiştir!” diyerek kızın elinden tutup çekiştirdi onu.

SERSERİM BENİM * MUCİZE SERİSİ I -FİNALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin