SERSERİM BENİM * MUCİZE SERİSİ I -FİNAL

BÖLÜM 3 - EFSO MANYAK AİLE

ve bölüm :) CEM'i özleyenler burada mı?

-*-
Rojda ve Erdem asansörle kalacakları balayı odasına çıkarken Rojda oflayıp pufluyordu. “Nereden çıktı bu otelde kalma fantezisi koca bey?”
Erdem bir parmağı ile sırtına asıp tuttuğu ceketiyle keyifle ıslık çalıyordu, “Neden çok değerli ve son derece resmi nikahlı karıcığım, burada da seni becerebilirim. İnan otel odalarında daha deneyimliyim.”

Rojda adamın saçını tutup çekti, “Bana bak sikinin çapı bir kürdanı geçemeyen gerzek, ben ne sana kendimi siktiririm ne de ellettiririm. Duydun mu beni? Çeyizin: Hayallerin, ellerin ve sikinle oluşan üçü bir arada damat seti. Hadi hayırlı olsun,” deyip, adamın saçını bıraktı.
Erdem acıyan kafasını gülerek kaşırken, “Manyak ya,” dedi. Sonra da ona döndü, “Bu gece hazır değilsen yarını da bekleriz sevgilim. Sabırlı ve anlayışlı bir kocayım ben.”

“Sevgilini sikeyim Erdem,” diyerek açılan kapıdan indi Rojda.
“Ooo... Bebeğim, mastürbasyon mu seviyorsun?” Erdem de onun peşinden tembel adımlarla ilerledi. Odanın önüne geldiklerinde Erdem kıza, “Kucağıma alayım mı? Adet ya,” diye sordu.
“Siktir git Erdem ve şu kapıyı aç. Duşa gireceğim.”

Erdem pis pis sırıttı ve kartı okutur okutmaz, “Birinciyim!” dedi bağırarak ve kızı itip içeri koştu. Ceketini atıp banyoya koşarken, Rojda da peşinden koşuyordu.
“Ebeni becersinler Erdem! Götünü barbarlar siksin Erdem! Zencilerin penisine bakıp bakıp ağlayasın Erdem!” diye bağırıp, kapıyı yumrukluyordu. “Aç kapıyı! Lan azıcık centilmen olunur denyo! Aç kapıyı dedim sana!”

“Neden benimle mi yıkanmak istiyorsun sevgilim?” diye içeriden bağırarak sordu. Eğlendiği ses tonundan anlaşılıyordu.
“Hayır, önce o klozete sıçıp, ardından o sikik suratını tutup klozete sokmak istiyorum!”
Erdem kısık bir kahkaha attı, “Ne boktan fantezin var, az daha romantik ol. Mesela jakuziyi gül yaprakları ile donatıp, içinde sevişebiliriz. Daha güzel kokar.”

“Siktir git!” diye bağırıp, ayağı ile kapıya tekme attı. Üzerinde artık onu boğan gelinliği çıkarırken bir yandan da koca pencereden İzmir’in ışıltılı manzarasına bakıyordu. Hala bu adamla evlendiğine inanamıyor, neden evlendiğini ise anlayamıyordu. Sonunda gelinlikten kurtulup önceden yerleştirilen eşyalarının olduğu dolabı açtı, sabahlığını çıkarıp banyo kapısını baka baka çıplak bedenine geçirdi. Kuşağını rastgele bağladıktan sonra yatağa oturup beklemeye başladı. İnşallah duşu kısa sürüyordur, diye düşündü çünkü deli gibi uykuyu vardı. Esnerken saate bakıp bakıp duruyordu. Azıcık şöyle uzansa iyi olacaktı, sırtı ağrımıştı.

Erdem oldukça uzun süren duşunun ardından belinde havluyla çıktı. Ama gördüğü manzara ile kapıda kala kalmış, demin rahatlamış olan bedeni yeniden kaskatı kesilmişti. Koca bir “Siktir!” çekti.
Karısı başı yastıkta bir ayağı yerde diğer ayağı yatakta öylece uyuyakalmıştı. Bütün bacakları ve hayale gerek bırakmayan şeffaf iç çamaşırı gözler önündeydi.

Erdem yutkundu, “Senin ebene rahmet baba! Başıma sardığın belaya da...” oflayarak üzerindeki havluyu çekip aldı ve sadece boxerını giyip kızın yanına geldi. “Rojda...” diye mırıldanıp, omzuna dokundu. Yeniden “Rojda duş alman lazım,” dediğinde kız ağzında bir şeyler geveleyip diğer tarafa döndü. Üzerindeki sabahlık daha da açılmış, Erdem’i de daha da kışkırtmıştı. Ama bu kışkırtmayı görmezlikten gelip, öfkesine saklandı, “Sen bilirsin kızım seninle mi uğraşacağım gece gece?” kızın ayağındaki terlikleri çıkardı ve kendi de yatağın diğer tarafına geçti. Yanındaki muhteşem manzarayı unutmaya çalıştığı her saniye gözü kıza takılıyordu. En sonunda çarşafla kızı örtüp, “Erotik gösterimiz burada sona erdi seni uslanmaz ufaklık, bak perde kapandı. Hadi uyu sende!” diye kendi bedenine komut verip, homurdandı ve kıza sırtını dönerek uyudu.