MERHABALAR ARKADAŞLAR... UZUN ZAMAN OLDU BİLİYORUM AMA ARAYI DAHA FAZLA AÇMAK İSTEMEDİM... SÖZ VERDİĞİM GİBİ OCAK AYINDA GERİ DÖNDÜM... ÇOK BEKLENEN ÇÖL GÜLÜ İLE SİZLERLEYİM... YENİ BÖLÜMLER SİZLERİN YORUM VE BEĞENİLERİNE GÖRE GELİYOR... OTUZ BEŞ YOUMUN ALTINA BÖLÜM GELMEYECEKTİR... İYİ OKUMALAR... BOL KEYİFLER...
Geçmişte...
Bağırıyorlar, tehdit ediyorlar, küfür ediyorlar ve onu yanlarına çağırıyorlardı. Hücrelerin içinde onu hiç tanımayan ve daha önce hiç görmemiş olan bir sürü insan vardı. Kadın, erkek karışık halde hücrelerdeydiler. Nadir olarak da kadın kadına ya da erkek erkeğe duruyorlardı.
Dünyanın tek karma hapishanesi Celda...
Buraya giren birinin bir daha ömür boyu dış dünyayı görmesi mümkün değildi. Açıkçası burada çok kalmak gibi bir niyeti yoktu. Daha önce defalarca nicelerinden kaçmıştı ve buranında onu tutmasına izin vermek gibi bir niyeti yoktu. Açıkçası henüz yirmi altı yaşında bir gencin dünyanın en korkulan hapishanelerinden kaçınması büyük sansasyon yaratırdı.
İstediği yerden çok uzaktaydı ve hapishanede o noktaya ulaşamayacaktı. Hala bir ayakçıdan farkı yoktu. Hiçbir önemi olmadığı için hapse girmesinde bir sorun görmemişlerdi. Gözden çıkarılabilirdi. Yeteri kadar kendini gösterememişti.
Genç adam etrafına bakındı. Baya eğlenceli bir yere benziyordu doğrusu. Gülüp eğleniyorlar birbirlerine zevk veriyorlardı. Kadınlar ve erkekler, mahremiyetin ne olduğunu unutmuş gibiydiler.
Gardiyan, onu hücresinin önüne kadar getirdi ve kelepçelerini çözdü. "Bundan sonra yerin burası" dedi sakince. "Hücre arkadaşınla iyi geçinmeye bak" dedi alaycı bir sesle ve arkasını dönüp gitti.
Kaşlarını kaldırıp hücre arkadaşına baktı. Bu adam o kadar büyüktü ki o tekli ranzaya nasıl sığdığını anlayamamıştı bile. Sığmıyor olabilirdi. Ona doğru döndüğünde bile bütün bedenini çevirmekte zorlanıyormuş gibi görünüyordu.
Onu baştan ayağa süzdü. Muhtemelen karşısındakini beğenmişti ki parmaklarını kütletmeye başladı. Dağınık siyah saçları, altın rengi gözleri ve iyi beslenmemiş bedeni fena değildi. "Senden önceki ölmüştü" dedi neşeli bir şekilde. "Ama buna değmiş. Sen daha iyi görünüyorsun"
Ah, böyle karma bir hapishanede bula bula erkeklerden hoşlanan bir hücre arkadaşı mı bulmuştu? Şansı gerçekten yolunda gitmiyordu doğrusu. Bu adamla bu geceyi atlatamayabilirdi.
Bir iç çekti ve başını yana eğdi. Şimdi hangisine odaklanmalıydı acaba? Önceliği bu adamdan mı kaçmaktı yoksa hapishaneden mi kaçmaktı? Her ikisi de aynı yola çıkıyordu doğrusu ama bu gece için zor bir karardı.
Yavaşça hücreye girdi ve neşeyle gülümseyip el salladı. "Merhaba, yakışıklı" dedi neşeli bir şekilde. Bu kadar sıkıcı bir yer olduğunu düşünmemişti doğrusu. Bu kadarcık şey onu eğlendirmeye bile yetmezdi. "Sanırım gecelerimi sen neşelendireceksin" dedi. "Ya da belki de bütün günümü"
Adam onu kesinlikle yanlış anlamıştı ki bundan daha da hoşlandı. Karşısındakinin bir fahişe olduğunu sanıyordu muhtemelen. Ne tatlı ki ona eğlence anlayışlarının değişik olabileceğini gösterecekti. Hatta bundan keyif bile alabilirdi.
"Güzel" dedi adam. Ona doğru yürüdü ve elini boğazına götürdü. "Seni çok mutlu edeceğim, çocuk"
Demek sert seviyordu ya da öyle sevdiğini falan zannediyordu. Erkekliğini kanıtlama dürtüsünü bu kadar açık ve net belli etmesi ne kadar da zavallıcaydı böyle. Elini yavaşça onun boynundaki eline götürdü. "Başlamadan önce" diye mırıldandı sakince. "Adını söyle de sana nasıl sesleneceğimi bileyim"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇÖL GÜLÜ- MİLYONLUK BEBEK FİNAL KİTABI
FantasyHERKES TARAFINDAN KORKULAN VE GERÇEK KİMLİĞİ HAKKINDA HİÇBİR ŞEY BİLİNMEYEN GİZEMLİ KRALİÇE GERİ DÖNDÜ. ÜSTELİK PEŞİNDE DEVLET VAR. AZRAİL, İKİ YIL BOYUNCA BU KADININ GERİ DÖNMESİNİ BEKLEDİ. ŞİMDİ ONU KORUMAK ADINA BÜYÜTTÜĞÜ BÜTÜN KRALLIĞINI ÖNE SÜR...