Bölüm 16

826 131 36
                                    


İYİ OKUMALAR ARKADAŞLAR... YENİ BÖLÜMLER SİZLERİN YORUM VE BEĞENİLERİNİZE GÖRE GELİYOR... OTUZ BEŞ YORUMUN ALTINA BÖLÜM GELMEYECEKTİR... BOL KEYİFLER...


"Vay canına" dedi Skyla neşeli bir şekilde Adriana bakarak. "Çok çirkin ya da yüzünde kocaman bir yaran olduğu için yüzünü sakladığını sanıyordum ama baya yakışıklıymışsın"

Taehan ve Ian bundan rahatsız olmuş gibi kıpırdandılar. Caleb ise bir köşede sessizce duruyordu. Sinirli olduğu belliydi ki suratının rengi sürekli kırmızıyla mor arası gidip geliyordu. En eskileri olduğu halde meşhur Azrail'in suratını ilk kez görüyordu o da.

Bütün bu zaman boyunca kimse onun adını ya da yüzünü bilmiyordu. Ancak şu an karşılarında gerçekten olduğu kişi olarak duruyordu. Çöl Gülü'nün gerçek adını öğrenmiş olmakta paketin yanına geliyordu herhalde.

Lenka, sanki iki erkeğin rahatsızlığını fark etmiş gibi tek kaşını kaldırıp gülümsedi. Taehan, Skyla Adrian'ı yakışıklı buldu diye kızmıştı. Ian'da yara ve çirkin yüzle ilgili duruma karşı rahatsız olmuştu. Her ikisi de bu dünya üzerindeki en güçlü ve zengin adamlardan biriydi ama işe bakın ki bir kadının yorumuyla dağılabiliyorlardı. Tabi ki o yorumu yapan kişinin Skyla olması da konuyu başka bir boyuta taşıyordu.

Gabriella, sanki Skyla gibi ilginç bir şey inceliyormuş gibi eğilmiş Adriana bakıyordu. "Yeni nesil hiç de fena değil" dedi en sonunda kocasına doğru. Ardından tekrar Adrian'a döndü. "Kadınlarla yatmak için para vermen gerekmiyordur"

Bütün bu ilgiden rahatsız olmuş gibi durmuyordu ama yüzündeki sahte gülümseme giderek titremeye başlamıştı. Eleanor, yanında durduğu Raquel'e baktı. "Onu kurtarmak sanki daha iyi olabilir" diye fısıldadı.

Ancak genç kadın sanki bundan zevk alıyormuş gibi güldü. "Öyle mi dersin?" dedi neşeli bir şekilde. "Böyle bir şeyi izlemek için üstüne para veririm. Hatta bedava iş yaparım"

Aralarında ilginç bir ilişki olduğunu zaten en başında fark etmişti. Azrail için Çöl Gülü vazgeçilmez bir şeydi. Başka bir kadın ya da onsuz bir hayat olamazmış gibi davranıyordu. Her şeyi istiyormuş gibi davranıp aslında hiçbir şey istemiyorlardı birbirlerinden başka.

Eleanor, başını çevirip eşine baktı. Herhalde şu an kendisini tutmaktan yana gerçekten zorlanıyordu ki bu pek görülmüş bir şey değildi. En çok neye kızdığını anlamak zordu. Patronlarının ilk olarak Taehan ve Skyla'ya ulaşmasına mı, maskelerini ve takma isimlerini bırakmalarına mı yoksa şu an Skyla ve Bayan Coldoba'nın yaptığı bilinçsiz baskıya mı anlayamamıştı.

Herhalde durumdan Sleven Coldoba'da rahatsız olmuş gibiydi ki Gabriella'ya doğru gitti ve kadını ani bir hareketle omzuna aldı. "Gençler bir işe yaramaz" dedi en sonunda kadının kalçasına tokat atarak. "Bırakalım da konuşsunlar"

"Ama bende dinlemek istiyordum" diye itiraz etti Gabriella. Ancak halinden memnun olduğu attığı kahkahalardan belli oluyordu.

"Bizim başka işlerimiz var" dedi Sleven merdivenleri çıkarken. "Sen kendi derdine yan onlar kendi dertlerine yansınlar"

Açıkçası hiçbiri Sleven ve Gabriella Coldoba çiftiyle tanışmamışlardı. Ancak belli ki Demir Yumruk Sleven beklentilerin biraz üzerindeydi. Ian gözlerini kırpıştırarak merdivenlere doğru bir bakış attı. "Ne beklediğimden emin değilim ama bu değildi" diye mırıldandı.

Bir tek Taehan öylece önüne bakmaya devam ediyordu. Az önceki manzara ok aşina olduğu bir durumdu bu yüzden umursamıyordu. Skyla ise bunu görmekten asla bıkmazdı. Neşeli bir şekilde kocasının koluna asıldı. "Çok tutkulular değil mi?" derken gözlerinin içi parlıyordu.

İlginin üzerinden çekilmiş olması Adrian'ı rahatlatmıştı. Neredeyse Sleven Coldoba'nın ayaklarına kapanacaktı. Az önce Gabriella'yı odadan çıkarmasının nedeni onları bir plan yapmak için yalnız bırakmaktı. Gerçi onlarda odada olsaydı daha iyi olabilirdi ancak muhtemelen Gabriella'nın Adrian'ı beğendiğini duyduktan sonra karısını buraya bir daha sokmazdı.

"Asıl konumuza dönebilir miyiz?"

Caleb geldiğinden beri ilk defa konuşuyordu. Gerçekten sinirlenmiş gibiydi ve bunca zamandır kendisini tutmak için büyük bir aba sarf etmişti. Üstelik evden ne kadar acele çıktığı belli oluyordu. Eldivenlerini unutmuştu. Her zamanki giydiği takım elbise yerine tişört ve eşofman giymişti. Hiçbir yere dokunmamak için özellikle savaş veriyor gibiydi.

Tuhaf bir şekilde diğer insanlara ve eşyalara dokunmaktan kaçınan bu adam bir tek karısına ve oğluna karşı sınır koymuyordu. Eleanor'un içtiği bardaktan su içtiğine dair rivayetler bile vardı. Kimse bu evliliğin gerçek olduğuna bile inanamamıştı başta. Caleb ve Eleanor yapı olarak ortalık yerlerde çok sevgi gösterisinde bulunmayan bir çiftti ama arada sırada birbirlerine döndükleri oluyordu. Skyla bir kere onları öpüşürken gördüğüne dair yeminler etse bile kimse bunu gözünün önünde canlandıramamış ve önemsememeyi seçmişlerdi.

Raquel, her ne kadar bu gösterinin devam etmesini tercih etse de ne yazık ki bitmesinin daha iyi olacağına karar vermiş gibi görünüyordu. Ortaya doğru ilerledi ve Adrian'ın yanına oturdu. "Caleb'a katılıyorum" dedi. "Bir plan yapmalıyız."

"Öncelikle ciddi bir tehlike olduğunu idrak etmenizi istiyorum" dedi Adrian sakin bir şekilde. "Daha önceki düşmanlarımızın hiçbiri bunun kadar güçlü ya da büyük değil. Kaybedebileceğimiz şeyler paradan çok daha fazlası"

Hepsi de bunun farkındaydılar. Yine de onları beklemeyi seçmişlerdi. Skyla, neşeli bir gülümsemeyle öne atıldı. "Ben hazırım" diye bağırdı. "Kendime yeni bir sopa sipariş verdim. Çelikten."

Bunun onu çok heyecanlandırdığı belli oluyordu. Taehan, genç kadını kolundan tutup nazikçe kendine doğru çekti. "Dayım ve yengem bir süre tatile çıkacaklar" dedi karısına sarılarak.

"Bu süre içinde Keith'e bakmayı kabul ettiler" dedi Eleanor sakince. "Ara tatilde olduğumuz için onun içinde güzel olacağını düşündük" dedi. Gerçi bu konudan pek memnun görünmüyordu.

"Bu süre içinde Lenka, uzun namlulu tüfekle bizimle olacak" dedi Ian. O da pek memnun görünmüyordu. Büyük bir savaşı kaybettiği çok belliydi. "O da en az Çöl Gülü kadar yeteneklidir" derken suratında acı çeker ifadeyi saklamaya gerek görmemişti.

Onlar için bütün planlar tamamlanmış gibi görünüyordu. Gerçekten de feda edecekleri şeyler umurlarında değil gibi savaşa girmeye hazır görünüyorlardı. "Silaha ihtiyacımız var" dedi Adrian, gözlerini ovuşturarak. "Gerçekten kaliteli silahlara ve bolca da kurşuna"

Caleb topukları üzerinde sallandı. "Sorun olacağını sanmıyorum" diye mırıldandı.

"Avımızın kim olduğunu belirlemeliyiz" dedi Çöl Gülü en sonunda. "Gerçekten bu işleri başımıza açan adamı bulmalıyız. Dahası onu gerçekten öldürmeliyiz ki devlet bizden korksun ve bir daha aynı şeyleri yapmaya çalışmasın"

Evet, işin en zor kısmı buydu muhtemelen. Çünkü yukarıda çok fazla kişi vardı. Devletin her kolu kademe kademe yükseliyordu. Bütün bunları yapabilecek gerçekten çok güçlü biri olmalıydı.

Asıl sorun bunu aralarında hiçbirinin öğrenemeyecek olmasıydı. Hepsi Çöl Gülü'ne olan yakınlığından dolayı mimliydiler. Kimse onlara bilgi paylaşmazdı. Özellikle de Çöl Gülü'nün tepeden inmesini isteyen pek çok kişi vardı ve bu fırsatı kimse kaçırmayacaktı.

Caleb'ın ağzından bir inleme çıktı. Bunun sonucunu biliyordu. Eliyle yüzünü kapadı. "Sokaklara inmemiz gerekecek değil mi?" diye mırıldandı mutsuz bir şekilde.

Azrail buna karşılık yaramaz bir şekilde gülümsedi ve başını salladı. Caleb'ın tepkisi onu gerçekten eğlendirmiş gibi görünüyordu. Şaşırtıcı değildi sonuçta onun bundan nefret ettiğini herkes bilirdi. "Sokaklara iniyoruz" dedi neşeli bir şekilde. "Bu iş çok ince. Gerçek anlamda hem güçlü hem de iyi korunan birinden bahsediyoruz. Kaldı ki o kişinin bizi terörist noktasına sokmaması gerekiyor"

Oh, bu iş gerçekten çok zorlu olacaktı. Ian, başını eğdi. "Lütfen, o uzun namluluyla kafamdan vur beni" dedi en sonunda Lenka'ya. "Daha fazla küçük kızımın geleceğini düşünmek istemiyorum"

ÇÖL GÜLÜ- MİLYONLUK BEBEK FİNAL KİTABIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin