Bölüm 6

1.1K 174 94
                                    

İYİ OKUMALAR ARKADAŞLAR... YENİ BÖLÜMLER SİZLERİN YORUM VE BEĞENİLERİNİZE GÖRE GELİYOR... OTUZ BEŞ YORUMUN ALTINA BÖLÜM GELMEYECEKTİR... BOL KEYİFLER...


Gül kurumuştu. Artık eskisi kadar güzel görünmüyordu. Kokmuyordu. Eline aldığında ise çatıp çutur dökülüyordu. Bu yüzden onu küçük bir cam tüpekoymuştu. Bu minik çiçek Celda'da yaşadığı şeylerin bir kanıtı gibiydi. Çöl Gülü diye bir kadın gerçekten vardı.

Bir ay olmuştu. O hapishaneden kaçalı tam bir ay olmuştu. Sinirlendiği için kaçmıştı. Hiçbir şey bilmediği için, bir bekçi köpeği yerine konulduğu için. Ancak tuhaf bir şekilde üzülmüş gibiydi. O kadınla daha fazla savaşmak isterdi.

Ancak onlar denk değillerdi. Çöl Gülü gibi adı korkuyla anılan bir suikastçı onun gibi adı bile bilinmeyen bir serseriyle denk değillerdi ama o gerçekten iyi hissettirmişti.

Kaçtığı şey hapishane değildi. Kaçtığı şey kadının kendisiydi. Mağlup olmuştu ve bu yenilgiyi onun yüzünde görmek istemediği içi kaçmıştı. Bir çocuk gibiydi aynı.

Bunu kabul etmek çok canını yakıyordu. Yenilgisinden daha çok kuyruğunu bacaklarının arasına kıstırıp kaçtığı gerçeğinden nefret ediyordu ama orada durmanın ne önemi vardı ki? En başından beri dört duvar arasında kalıp bir daha güneşi göremeyecek insanlara emir vermekle ilgilenmiyordu.

Orası Çöl Gülü'nün ahırıydı ve ahırdakiler kontrolden çıkmasın diye bekçi köpeğine ihtiyacı vardı. Bir köpek değildi.

Yoksa öyle miydi?

Dışarıda ne yapıyordu? Polisler her yerde onu arıyorlardı. Bu yüzden patronlar ona gece işi veriyorlardı. Yakalanmanın daha zor olduğu işler. Gerçi yakalansa da sorun değildi ve hatta belki de yakalanmak istiyordu. Neyi neden yaptığından emin değildi. Bu dünya üzerinde Celda gibi bir hapishaneden kaçmayı başarmış tek kişiydi. Sıradan insanların asla duyamayacağı büyük bir haberdi.

Peki, yakalanırsa ne olurdu? Onu yine Celda'ya mı gönderirlerdi? Tekrar Çöl Gülü ile karşı karşıya mı olurdu? Bu gerçekten kötü müydü? Orada kral olmakla burada köpek olmak arasında hiçbir fark yoktu sanki.

Sürekli yer değiştirmek zorundaydı. Sabit bir yerde kalırsa polis anında onu enselerdi. Neden kaçıyordu ki? İstediği geri girmek değil miydi? Yoksa dışarıyı daha mı çok seviyordu. Emin bile değildi doğrusu.

Üzerine kapüşonlu bir sweetshirt geçirdi. Altındaki kot pantolon eskimiş ve yıpranmıştı. Yüzüne bir maske taktı. Böylece gizlenebiliyordu. Gizleyemediği şeyse gözleriydi. Önünde duran kırık dökük aynaya bakınca bu gözlerin fazlasıyla dikkat çektiğini düşündü. Kirpikleri de normalden uzundu. Hangi erkeğin böyle gözleri olurdu ki?

Hızla arkasını döndü ve bulunduğu harabe evden çıktı. Geceleri artık daha da soğuk olmaya başlamıştı. Bu yüzden kendisini sıcak tutacak birkaç kıyafete ihtiyacı vardı. Bir de silah bulması gerekiyordu. Dün gece ki cinayetten sonra silahını denize atmıştı. Yeni bir taneye ihtiyacı vardı.

Elbette ki bir banka hesabı yoktu. Hiçbir şey için bir kaydı yoktu. İkametgâh, banka hesabı, hat sahipliği... Hiçbir şey... Gerçi bu çocukluğundan beri yaşadığı hayat şekliydi. Ona ilk kez ıslahevine düştüğünde kimlik çıkarmak zorunda kalmışlardı. O kimliğinde nerede olduğunu bilmiyordu. Belki de ilk cezaevine girdiğinde orada bırakmıştı emin değildi. Hiçbirinden zamanını doldurup çıkmamıştı sonuçta hepsinden kaçmıştı.

Ait olduğu bir yeri yoktu. En azından sokaklar hariç. Bağlılığı olan bir şeyi yoktu. Bir köpek, kedi ya da balık gibi. Aslında bu dünyada yaşadığına dair tek gerçek kanıtı polislerle olan ilişkisi denebilirdi. O kaçıyordu ve onlar da onu kovalıyorlardı.

ÇÖL GÜLÜ- MİLYONLUK BEBEK FİNAL KİTABIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin