Bölüm 4

1.1K 165 42
                                    


İYİ OKUMALAR ARKADAŞLAR... YENİ BÖLÜMLER SİZLERİN ZORAKİ YORUMLARINIZA GÖRE GELİYOR... OTUZ BEŞ ZORLA YAPILMIŞ YORUMUN ALTINA BÖLÜM GELMEYECEKTİR... ZORLA İŞ YAPTIĞINIZ İÇİN TEŞEKKÜR EDERİZ... BOL KEYİFLER...


Erkekler gerçekten de gözünün içine bakıyorlardı. Ondan gelecek herhangi bir emri yerine getirmek için dört dönüyorlardı. Bruno, tasmasını bizzat eline vermişti ki bu hepsinden daha kötüsüydü. Çünkü bir şekilde bu aptal cezalandırılma oyunundan zevk almaya başlamış gibiydi.

Erkekler gerçekten de onun emrinde hazır bekliyorlardı. Kadınlarsa yok sayıyorlardı. Hapishane tamamen ikiye ayrılmıştı. Çöl Gülü ise ortalarda görünmüyordu. Onu en son gördüğünden bu yana bir hafta geçmişti. Emin değildi ancak hapishanenin içinde olmadığına dair bir izlenimi vardı.

Kimse onun hakkında konuşmamayı seçmiş gibi görünüyordu. Kime sorarsa sorsun bu konuda herhangi bir cevap vermeyi reddediyorlardı ya da konuyu değiştiriyorlardı. Sanki konuşurlarsa lanetleneceklermiş gibi davranıyorlardı.

Evet, onun yokluğunda bile gerçekten de hapishanenin içindekiler onu kral olarak addetse de yine de kraliçenin gücü kendisinden çok daha büyüktü. Gerçi bununla bir sorunu yoktu ve hatta ne yapması gerektiği hakkında bir fikri de yoktu.

Bu ufak ve dört duvar arasındaki krallığın ona ne gibi bir yararı olabilirdi ki? İstedikleri kadar güçlü ya da korkutucu olabilirlerdi sonuçta hepsi birer mahkûmdu ve buradan çıkamıyorlardı. Herhalde o yüzden genel olarak herkesi kendi halinde bırakmıştı. Sadece birbirlerini öldürmeye izin vermiyordu. Onun haricinde kimin kiminle ne yaptığı gerçekten umurunda değildi.

Bir buçuk hafta geçtikten sonra kadın hala ortalarda görünmemişti ve bu durum gerçekten hiç hoşuna gitmiyordu. Bir elinde tuttuğu sigaradan bir duman aldı ve sıkkın bir şekilde üfledi. Daha ne kadar beklemesi gerektiği hakkında en ufak bir fikri bile yoktu.

"Müdür seni şimdi görecek, Çaylak" dedi sekreter en sonunda odadan çıkıp.

Orta yaşlarının sonunda görünüyordu. Muhtemelen emekli olmayı ya da ölmeyi unutmuştu. Nasıl bir kadın dünyanın en korkulan hapishanesinin müdür yardımcısı olurdu ki? Bu hapishane aynı zamanda isyanlarıyla ünlüydü. Çöl Gülü gelmeden önce yedi kere müdür ve gardiyanlar öldürülmüştü.

Elindeki tasmayı bir kenara bıraktı ve Bruno'ya doğru sert bir tekme attı. Bu iş düşündüğünden de kötüydü çünkü Bruno bundan gerçekten de zevk alıyordu. "Burada bekle" dedi sert bir sesle. Neden her yerde peşinden gelmekte ısrar ediyordu ki zaten?

Ne elindeki sigarayı bırakmak gibi bir derdi vardı ne de hareketlerini kısıtlamak gibi. Kapıyı çalmadan açtı ve içeri girdi. Müdür Jhon, henüz otuz beş yaşındaydı. İdealist sayılmazdı. Muhtemelen kazandığı maaşının çok daha fazlasını mahkûmların üzerinden illegal yollarla kazanıyordu ve bu konuda Çöl Gülü'nün payı yok sayılamazdı.

Masasının hemen önündeki sandalyeye oturup bacak bacak üstüne attı ve sigarasının dumanını üfledi. "O nerede?"

Jhon, ona bakmadı bile. Dikkatli bir şekilde bilgisayarıyla uğraşıyordu. "Bilmen gerekiyor mu gerçekten?"

Bu muhabbetlerden sıkılmaya başlamıştı gerçekten. Asla bir yere varmıyordu. Ne yani kendisiyle krallık yönetmesini isteyen oydu ama nereye gittiğini söylememesi için herkesi tembihlemiş miydi? Bu ne saçma bir oyundu böyle.

Gözlerini kapattı ve burun kemiğini sıktı. O kadar ani bir şekilde ayağa kalkmıştı ki Jhon, onun ne yapacağını bile anlayamadan adamın yakasından yakaladı ve sandalyesine mıhladı. Bir dizini kaldırıp bacağının üst kısmına bastırdı ve elinde tuttuğu sigarayı tehditkâr bir şekilde adamın gözlerinin önünde salladı.

ÇÖL GÜLÜ- MİLYONLUK BEBEK FİNAL KİTABIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin