Komisyondaydık. Buraya kadar sorunsuz ilerlemesi iyi oldu.
"odanız üçüncü katta soldan ilk kapı." diyerek gözden kayboldu Handler. Konuşmadan odaya girdik. İkimizinde masası karşılıklıydı.
"ben hala gizlice çantayı alıp kaçma taraftarıyım Anaya. Bunu neden bu kadar uzatıyoruz ki?!" çekmecelerimden dosyaları çıkardım.
"sadece biraz bekle Five." gülümsedim. Five bana anlamsız bakışlarla bakarken onu umursamadan dosyalara bakıyordum.
Yaklaşık 3 saatin ardından dosyaları kapatıp ayağa kalktım.
"kahve istiyormusun Hargreeves?" masaya koyduğu kafasını kaldırarak bana baktı.
"çok iyi olur." kafasını tekrardan masaya koydu. Odadan çıkarak en alt kata indim ve mutfağa gittim. Suyu kaynaması için bıraktım ve tezgaha yaslandım.
"selam Anaya. Görüşmeyeli uzun zaman oldu." gelen ses beni anında sinirlendirmeye yetmişti. Kafamı kapıya doğru çevirdim.
"selam Lila." dedim sahte bir gülümsemeyle. Yanıma gelerek karşımdaki sandalyeye oturdu.
"seni buralarda bir daha göreceğimden emin değildim." dişlerimi sıkmaya başladım. Tekrardan gülümseyerek arkamı döndüm ve bardaklara kahveyi döktüm. Üstüne kaynayan suyu dökünce iki bardağı da elime alarak tekrardan arkamı döndüm ki Lila dibimdeydi.
"tanrım! Lila derdin ne senin." elimdeki bardaklara vurduğunda bir bardak yere düşmüş diğeri de üstüme dökülmüştü.
"siktir!" Lila'ya baktığımda sinir bozucu bir şekilde gülüyordu.
"elim çarptı pardon." mutfaktan ayrıldı. Söverek yukarı çıktım. Kapıyı sertçe açmamdan Five başını koyduğu masadan hızlıca kaldırıp bana bakmıştı.
"noluyor Anaya?" sinirden delirecektim. Five'a cevap vermeden dolabı açtım ve üniforma alarak lavaboya girdim. Hızlıca üstümü çıkardım ve yanığa baktım.
"Anaya kapıyı aç." ona cevap vermek yerine ilk yardım kutusunu arıyordum. Bir süre sonra arkamdaki sesle oraya döndüm. Five'ı gördüğümde beni süzerek bir taburenin üstüne oturtturdu. Benim bulamadığım ilk yardım kutusunu bulunca yanıma çömeldi.
"tamam ben hallederim!" beni dinlemeyerek ilacı pamuğa döküp karnıma bastırdı. Acıyla inledim.
"kapa çeneni Anaya." kafamı geriye atarak bunun bir an önce bitmesini diledim. Birkaç dakika ardından Five ayağa kalktı.
"nasıl becerdin bunu?" dişlerimi sıktım.
"siktiğimin Lila'sı yaptı. Bunu yanına bırakmayacağım tabikide." ayaklanacağın sırada Five kolumdan tutarak beni durdurdu.
"onlarla iyi geçinmemizi söyleyen sen değilmiydin? Hani güven oluşturucaktık." Five'ın böyle bir şey söylemesine şaşırmıştım.
"ateşin mi var senin Five. Veya başına taş mı düştü." elimle Five'ın alnını kontrol ettim Gayet normaldi. Elime vurarak çekmemi sağladı.
"boş yapma Anaya. Sadece buradan gitmek istiyorum bir an önce. Senin saçma intikamların yüzünden 40 sene daha burada kalamayacağım." kolumu çekerek temiz formamı elime aldım.
"çık şuradan!" gözlerimin dolmasına engel olamamıştım. Duygusallığıma lanet ederek başımı eğdim. Başımı kaldırdığımda Five'ın gitmiş olduğunu gördüm.